Müzeler / Hafızalar
ISSN: 977-1300-2740-187
Sayı : 187 Dönem : Mart - Nisan 2022
YKY İnternet Satış Fiyatı
Siparişiniz en geç 2 iş günü içerisinde kargoya teslim edilir.
Sanat Dünyamız’dan Müze dosyası
Sanat Dünyamız dergisi 187. sayısında okurlarla Müzeler/Hafızalar başlıklı bir dosyayı okurlarıyla buluşturuyor. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’nin “Serginin Sergisi II” ile açılması vesilesiyle dergide kapsamlı bir dosyada hem Türkiye’deki hem de dünyadaki müzeler değerlendiriliyor. Dergide akademisyen Ayşe H. Köksal müzelerin gerekliliği ve vazgeçilmezliğini sorguladığı yazısında İstanbul ve Ankara’daki müzelerin kuruluşunu ve bugün geldikleri durumu değerlendiriyor. Elif Kamışlı “Serginin Sergisi II”den yola çıktığı yazısında tekrarlar ve müzelere bakıyor. Derya Sayın “Guerilla Girls’ten Bu Yana…” başlıklı yazısında müzelerdeki kadın ve kuir temsilleri inceliyor. Rana Kelleci ise dünya müzelerinin sorgulanışlarının ve bugünkü hesap verebilir hale nasıl geldiklerinin tarihini değerlendiriyor. İlker Hepkaner, müzelerdeki temsiliyetleri kendi kişisel öyküsü üzerinden ele alırken, Hatice Utkan Özden müzeciliğin bitmeyen yenilenme sürecini anlatıyor.
Sanatçı Esra Oskay ise, dergide “Ayvazovski ve Diğerleri: Resmi Makamların Resimli Bir İncelemesi” adlı foto-makalesinde görünmez olan eserlerin varlığını inceliyor.
Süreyyya Evren Sarmal Senaryolar V’te bu kez senaryoları Çatlak filminden Burak Delier’in Karşı Sanat Çalışmaları’ndaki sergisine doğru bir yola çıkarıyor.
Derginin eleştiri ve değerlendirme yazılarına yer verdiği +İz bölümünde Seçil Epik sanatçı İpek Duben’in sanat pratiğine yer veren “Ten, Beden, Ben” sergisini yazıyor. Şükran Çakmak ise bu bölümdeki yazısında “Auido Koreografi: Müze Gazhane” adlı performatif eserin deneyimlerini anlatıyor. Eser Selen Bora Başkan’ın kişisel sergisini değerlendirdiği yazısında soyut resim üzerine bir deneme sunuyor.
Sanat Dünyamız’a buradan abone olabilirsiniz.
MÜZE OLSANIZ İÇİNİZDE NELER OLURDU?
1966 TARİHLİ ATIF YILMAZ FİLMİ AH GÜZEL İSTANBUL TUTAMADIĞI ZAMANIN ORTASINDA KALAKALMIŞ, DEĞİŞEN KENTE FOTOĞRAF MAKİNESİNİN ARKASINDAN BAKAN HAŞMET’İ ANLATIR. KULÜBESİ VE ŞEMSİYESİNDEN MÜREKKEP MÜLKÜNE TEZAT, SARAYA UZANAN İNCE GÖRGÜSÜNÜN ÇEKİŞTİRDİĞİ ARZULARI YÜZÜNDEN HAYATA BİTMEYEN BİR BORÇ ÖDEMEKTEDİR HAŞMET. KENTİN HIRGÜRÜ İÇİNDE SESİ ZAMANLA YOK OLUP GİDİVERECEKKEN GÖÇÜP ŞEHRE GELMİŞ ONCA İNSANDAN BİRİ HAYATINA GİRER. HAŞMET ONUN PEŞİNDE TANIKLIKTAN AKTÖRLÜĞE, FOTOĞRAF MAKİNESİNİN ARKASINDAN ÖNÜNE GEÇER, ŞAHLANIP TÖKEZLEYEREK. BİR KÜLTÜRÜ KORUYUP AKTARMAKTIR ONUN VAROLUŞU, GÜNÜN SONUNDA HAŞMET ARTIK DEĞİŞSE DE BU AKTARMA GÖREVİ DEĞİŞMEZ, “İNANILACAK SAĞLAM ŞEYLER BULUNUR”. GÜNÜMÜZ MÜZELERİ DE BU KALBİMİZE DOKUNAN FİLM KARAKTERİ KADAR OLMASA DA KAMERANIN ETRAFINDA YER DEĞİŞTİRMENİN KADERİNİ YAŞIYOR. TANIK OLMA, BİRİKTİRME, BİLGİ VERME GÖREVLERİNİ YENİ KUŞAĞIN ÇEKİŞTİRDİĞİ BÜYÜK TALEPLERLE ŞEKİLLENDİREN BİR İZLEKTELER. DALLAS’TAKİ SOKAK KÜLTÜRÜ MÜZESİ, EVSİZLERİN DENEYİMLERİNİ ZİYARETÇİLERE AÇAN SERGİ1 TASARLIYOR. İTALYA’DAKİ BOLOGNA MÜZELER KURUMU2, YAPAY ZEKÂ ARACILIĞIYLA İZLEYİCİLERİN ESERLERE BAKARKEN VERDİKLERİ TEPKİLERİ ÖLÇÜYOR. SOSYAL HİZMETLERDEN BİLİM LABORATUVARINA, BUGÜNÜN MÜZELERİ HER ŞEY OLARAK KARŞIMIZA ÇIKABİLİYOR. TIPKI GÜNÜMÜZ SANATI GİBİ.
BİZİM GÜZEL İSTANBUL’SA, YILLARCA NEREDE OLACAĞI VE NEREYE BAĞLI OLACAĞI TARTIŞILAN AMA KUŞKUSUZ EN ÇOK SANAT İZLEYİCİLERİNE AİT OLAN MÜZESİNE İLK SERGİSİYLE KAVUŞTU. EYLÜL’DE MÜZENİN TAMAMI AÇILMIŞ OLACAK AMA ŞİMDİLİK “SERGİNİN SERGİSİ II” İZLEYİCİSİNİ BEKLİYOR. BU VESİLEYLE İSTANBUL RESİM VE HEYKEL MÜZESİ’Nİ VE MÜZECİLİĞİN BUGÜNKÜ ANLAMLARINI ELE ALDIĞIMIZ KAPSAMLI BİR DOSYAYLA BAŞ BAŞA BIRAKIYORUZ SİZLERİ.
BU SAYIDA YER ALAN YAZISINDA AYŞE H. KÖKSAL “SANAT MÜZESİ DENEN KURUMUN, SANILDIĞININ AKSİNE, BİRDEN FAZLA HALİ VAR” DİYOR.
DOSYAYI OKURKEN TANIKLIK ETMEK DE, YER DEĞİŞTİRMEK DE SERBEST, HEP BİRLİKTE KENDİMİZE MERAKLA SORUYORUZ BİR MÜZE OLSAK İÇİMİZDE NELER OLURDU?
NOTLAR
1 Rebecca Carlsson, “Why we need museums more than ever?”, Museum next Yayın tarihi: 9 Ağustos 2021 https://www.museumnext.com/article/why-we-need-museums-now-more-than-ever/ Erişim tarihi: 20 Şubat 2022.
2 Andrea Vogt, “Italian museum’s AI will judge artists’ popularity by visitors expressions”, Telegraph, Yayın tarihi: 11 Haziran 2021 https://www.telegraph.co.uk/world-news/2021/06/11/art-algorithm-uproar-italian-museum-uses-ai-judge-art-visitors/ Erişim tarihi: 20 Şubat 2022.
Ajandada Ne Var?
İSTANBUL RESİM VE HEYKEL MÜZESİ KAPILARINI YENİDEN AÇTI. BU VESİLEYLE AYŞE H. KÖKSAL RESİM VE HEYKEL MÜZELERİNİN GEREKLİLİĞİNİ SORGULADIĞI YAZISINDA, NEDEN BİR MÜZEYE İHTİYACIMIZ VAR, NEDEN VAZGEÇİLMEZİMİZ SORULARINA YANIT ARARKEN SANATIN ÖZERKLİĞİYLE MÜZE ARASINDAKİ ÜRETKEN ÇATIŞMAYI TARTIŞIYOR.
Görseller: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İstanbul Resim ve Heykel Müzesi izniyle
Türkiye’nin ilk sanat müzesi olarak 1937’de kurulan İstanbul Resim ve Heykel Müzesi (İRHM), Aralık 2021’in sonunda kapılarını yeniden açtı. Müze, başta ilk ikametgâhı olan Veliaht Dairesi ile ilgili sorunlar olmak üzere, çeşitli nedenlerden ötürü 2000’lerden beri kapalıydı. 2012’de bu mekândan zorla çıkartıldı, şimdi yer aldığı Antrepo No.5’e geçti. Emre Arolat’ın renovasyonunu yaptığı ve oldukça çağdaş bir dile sahip binasında Osmanlı döneminden 1970’lere kadar uzun bir dönemi kapsayan koleksiyonunu sergilemeye hazırlanıyor.
Türkiye modernizm tarihinin belleği olan Müze’nin, bu kadar uzun zaman kapalı olması, küçük bir azınlık dışında, pek de kimsenin umurunda olmadı. Bakıldığında, bu çok da şaşırtıcı gelmemeli... Son kertede, özel sektörün sunduğu bereketli olanaklarla işleyen pek çok müze var. Bu müzeler, İRHM gibi geçmişin artık yabancılaşmış topraklarını değil, şimdiki zamanın vaatkâr ve tanıdık çağdaş sanatını tercih ediyor. Ankara Resim ve Heykel Müzesi’nin (ARHM) de pek revaçta olmadığı düşünülürse, bu durum hem sanatçıyı hem de izleyiciyi fazlasıyla tatmin ediyor gibi görünüyor. O halde, acaba modernizmin tarihini hatırlatan Resim ve Heykel Müzelerine gerek var mı? (…)
Yalnızgezer - Elif Kamışlı
GUERILLA GIRLS’ÜN MEŞHUR SORUSU “MÜZELERDE TEMSİL EDİLMEK İÇİN KADINLAR ÇIPLAK MI OLMALI”YLA BAŞLAYAN CİNSİYET TEMELLİ TEMSİLLER ÜZERİNE SORGULAMALAR BUGÜN NE NOKTADA? DÜNYA SANAT KURUMLARINDA KADIN VE KUİR SANATÇILARIN VARLIĞI, TEMSİLİYETLERİNİN MÜCADELESİ VE HANGİ NOKTALARA GELİNDİĞİNİN ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMAYLA SUNUYORUZ.
Bugünkü dünya müzeleri tarihi, beyaz, erkek, heteroseksüel ve çoğunlukla Hıristiyan sanat tarihi geleneğinin bir sonucu olarak okunabilir. Bu nedenle günümüz müzelerinin koleksiyonlarında bu alışılagelmiş, “kanon” olarak da tabir edilen külliyatın parçası olmayan sanatçılara rastlamak halen pek de mümkün değil. Yüzyıllar boyunca zengin ve soylu erkeklerin tekelinde gelişmiş sanat pratiği ve eleştirisi doğrultusunda “kaliteli”, “dikkate değer” sanatçı ve eserler de dar görüşlü, elitist bakış açısıyla seçildi, sonuçta bugün sanatsal üretim ve müze/galeri kültürünün yanı sıra bir sanat eserinin kalite veya değerini belirleyen unsurlar da bu bakış açısının bir sonucu olarak şekillendi. Bu şeklin sürekli değiştiği, zemininin sallandığı ya da başka zeminlere imkân açtığı, çoksesli ve karma bir dönem içinde yeni tartışmalar oluşmaya devam ediyor. (…)
Yeni Ölçüt: Hesap Verebilirlik - Rana Kelleci
Ayvazovski ve Diğerleri: Resmi Makamların Resimli Bir İncelemesi - Esra Oskay
Bu Akşam Bütün Müzelerini Dolaştım New York’un - İlker Hepkaner
İstanbul’u Sahiplenmek, Kutuplaşma ve Müzeler - Kültigin Kağan Akbulut
Yeni Müzeciliğin İfade Yöntemleri - Hatice Utkan Özden
O Büyüklükte Başka Tencerem Yok - Süreyyya Evren
SALT BEYOĞLU’NDA 3 NİSAN 2022’YE KADAR GÖRÜLEBİLECEK İPEK DUBEN’İN “TEN, BEDEN, BEN” BAŞLIKLI SERGİSİ SANATÇININ 40 YILI AŞKIN ÜRETİMİNİN İZİNİ SÜRÜYOR.
İpek Duben’in 40 yıla yayılan işleri malzeme, ortam ve ele aldığı konular bağlamında ne kadar çeşitlenirse çeşitlensin tüm işlerinin fitilini ateşleyen, kendine ve ötekine duyduğu meraktır. Bu merak sanatçıyı özellikle etrafını çevreleyen değişimlere eleştirel bir gözle bakmaya iten türdendir. Sanatçının hem akademik çalışmaları hem 1970’li yılların sonundan itibaren birçok dergide yayımlanan eleştiri yazıları onun sanatı ve sanatçıyı alımlama şeklini görmek, böylece kendi sanatında bu bakışın izlerini takip etmek açısından bir rehber gibidir. Sanatçı aynı anda hem etrafını izleyen göz hem de onu işleyen eldir.
Bu çok yönlü bakış herkes için sanat üretiminin bir gerekliliği olmamakla beraber İpek Duben’in sanatında 1980’li yıllardan başlayarak önemli bir yönelim olur. Hatta onun çok yönlü –hem klasik resimler hem enstalasyonlar üreten, kimlik sorununu toplumsal cinsiyet, sınıf, zorla yerinden edilme ve göç bağlamında ele alan– bir sanatçı olmasının temellerini oluşturur. (…)
Gördüklerin Bedenine Ne Kadar Yakın? - Şükran Çakmak
Duyanlar’ın Alımlaması Üzerine Bir Meditasyon - Doç. Dr. Eser Selen