Sanatın Kaydını Tutmak
ISSN: 977-1300-2740-146
Sayı : 146 Dönem : Mayıs - Haziran 2015
YKY İnternet Satış Fiyatı
Siparişiniz en geç 2 iş günü içerisinde kargoya teslim edilir.
Ali Teoman Germaner, Dündar Elbruz, Oskar Kokoschka, Fragmentatıon 19: Hakan Kırdar’ın Projesi, ve daha birçok eser / sanatçı “Sanat Dünyamız”ın 146. sayısında
Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlanan “Sanat Dünyamız” dergisi sanatın kaydını tutmaya, yazımına, tartışılmasına katkıda bulunmaya devam ediyor.
Derginin 146. sayısında (Mayıs-Haziran 2015) özetle şu konular yer aldı:
Araştırmacı, yazar, çevirmen Tunç Tayanç, Oskar Kokoschka’nın (1886-1980) İstanbul I resmini araştırdı. “Bir Resmin Peşinde: İstanbul I (1929)”, “Oskar Kokoschka” başlıklı metni, sanatçı araştırmasının nasıl konumlanacağını göstermesi ve bu tür çalışmaların sağlayabileceği yeni sergilere, yeni araştırmalara ilham verici olması açısından da önemli. Ressam Erdal Ateş, heykeltraş, mimar Dündar Elbruz’un (1922-1973) izini sürdü. Elbruz’un az sayıdaki eserlerinden biri ODTÜ kampusunda yer alıyor.
Heykeltraş Ali Teoman Germaner’in Bozlu Art Project’te yer alan sergisi bir kez daha sanatçının ustalığına, derinliğine dikkatleri çekti. Nazlı Pektaş, Aloş adıyla da tanınan sanatçı ve eserleri üzerine “Devingen Çizgiden Şiirsel Heykele” başlıklı bir yazı kaleme aldı. “Cam Tavanı Delen Kadınlar” sergisi dosyası, Görsav Görsel Sanatlar Vakfı’nın 11-22 Mart 2015 tarihleri arasında Beylerbeyi Sarayı Tünel Galeri’de açtığı aynı başlıklı sergiyi içeriyor. “Cam tavan sendromu” denilen öğretilmiş çaresizliği, görünmez engelleri aşan kadınlar tarafından diğer kadınlara örnek olmak ve cesaret vermek amacıyla hazırlanan sergi hakkında, Mine Haydaroğlu imzalı bir değerlendirme ve pek çok eser bu dosyada. ABD’de Illinois Üniversitesi, Chicago, Sanat Tarihi Bölümü doktora öğrencisi ve Gallery 400’de asistan küratör Pınar Üner Yılmaz , Chicago sanat ortamını açılan sergiler üzerinden irdeledi. Fransa’nın Devrim’den önceki son kralı XVI. Louis’nin Maliye Bakanı Jacques Necker’in kızı Germaine Necker (daha sonra Madame de Staël-Holstein) Romantizm’in kuramcılarından tarihi bir isim. Uğur Kökden’in metni Coppet Şatosu ve yazara ait notlarla döneme küçük bir pencere açıyor. “Sanat Dünyamız”ın süregelen fragMENtaTION dizisinin 19. sanatçısı Hakan Kırdar oldu. Dizinin küratörü Necmi Sönmez Hakan Kırdar’ın “Hav“ projesini “Bellek arkeolojisi” başlığı altında yorumladı. Yazıdan bir alıntı:
“Hakan Kırdar’ın projesi, İzmir’in kozmopolit kimliğine ilk büyük darbeyi vuran 1915 Ermeni olayları’ndan başlayıp, kenti altüst eden 1922 büyük yangınına kadar geçen süreci ‘hatırlamalar’ yoluyla büyüteç altına alıyor. Sanatçı meşe odunu küllerinden gerçekleştirmiş olduğu bir yer heykelinde, 1925 yılında Amerikan Başkanı Calvin Coolidge’e hediye edilen ‘Ermeni yetim halısını’ bir tür çıkış noktası alarak, bellek ‘arkeolojisine’ girişiyor.” “Sanat Dünyamız”ın ülkelerin sanata ve sanatçılara uluslararası bağlamda katkılarını araştırma yolunda ilk duraği İsveç oldu. İsveç İstanbul Başkonsolosluğu Kültür Ataşesi Suzi Erşahin, Mine Haydaroğlu’nun kendisiyle yaptığı söyleşide devletin genel yaklaşımı ve programlar hakkında bilgiler verdi.
Eleştirmen, Yeditepe Üniversitesi Sanat Yönetimi Bölümü öğretim görevlisi Cem Bölüktaş 15 Ocak -28 Şubat 2015 tarihleri arasında Blok Art Space’te yer alan kolektif “Dalgalar” sergisini değerlendirdi.
Lübnan, Beyrut’ta 1990’lardan beri faaliyet gösteren güncel sanat kurumu Ashwal Alkan’ı ve bu kurumun Homework Space Programı’nı Merve Ünsal anlattı.
Sanat Dünyamız’a buradan abone olabilirsiniz.
EDİTÖRDEN
Sanatın Kaydını Tutmak – Mine Haydaroğlu
146. SAYIMIZDA TUNÇ TAYANÇ, OSKAR KOKOSCHKA’NIN İSTANBUL RESMİNİN İZİNİ SÜRDÜ; PINAR ÜNER CHICAGO’DAN, MERVE ÜNSAL BEYRUT’TAN SANAT FAALİYETLERİNE DAİR GÖZLEMLERİNİ FARKLI KONULARA ODAKLANARAK YAZDILAR. ERDAL ATEŞ, DÜNDAR ELBRUZ (1922-1973); NAZLI PEKTAŞ, ALİ TEOMAN GERMANER (ALOŞ), CEM BÖLÜKTAŞ "DALGALAR" SERGİSİ ÜZERİNE METİNLER KALEME ALDILAR. İSVEÇ İSTANBUL BAŞKONSOLOSLUĞU KÜLTÜR ATAŞESİ SUZİ ERŞAHİN, KENDİSİYLE YAPILAN SÖYLEŞİDE DEVLET- SANAT İLİŞKİSİNE BİR ÖRNEK OLARAK İSVEÇ’TEKİ PROGRAMLAR HAKKINDA BİLGİ VERDİ. UĞUR KÖKDEN’İN METNİ ROMANTİZMİN KURAMCILARINDAN MADAME DE STAËL-HOLSTEIN’A VE COPPET ŞATOSU’NA AİT NOTLARLA DÖNEME KÜÇÜK BİR PENCERE AÇTI. BEYLERBEYİ SARAYI’NDA AÇILAN "CAM TAVANI DELEN KADINLAR" KARMA SERGİSİ BİR DOSYAYLA SUNULDU. SANATÇILARIN TASARLADIĞI SAYFALARLA HAZIRLANAN FRAGMENTATION DİZİMİZİN BU SAYIDAKİ SANATÇISI HAKAN KIRDAR OLDU.
YAPI KREDİ YAYINLARI’NIN BU YIL ÇIKARACAĞI KİTAPLAR ARASINDA SANATLA İLGİLENEN HERKESE CAZİP GELECEK İKİ KİTABI DA BURADA HABER VERELİM. SANATTA TEMEL SAYILAN METİNLERİN YAZARI PROFESÖR ERNST GOMBRICH’İN (1909-2001) İMGE VE GÖZ KİTABI KEMAL ATAKAY ÇEVİRİSİYLE TÜRKÇEYE KAZANDIRILDI. KİTABINDA, SANAT TARİHÇİSİNİN ANLAYIŞIYLA SEZGİSEL PSİKOLOĞUN TİTİZ YAKLAŞIMINI BİRLEŞTİRMEYİ BAŞARAN GOMBRICH PERSPEKTİF, HAREKETİN TEMSİLİ, İLETİŞİMDE GÖRSELLİĞİN ROLÜ, TEMSİLDE GERÇEKLİK STANDARTLARI GİBİ MESELELERİ NET VE AKICI BİR DİLLE ELE ALIYOR.
YAKINDA YKY’DEN ÇIKACAK BİR DİĞER ÖNEMLİ SANAT KİTABI DA TARİH BOYUNCA SANAT. DİLEK ŞENDİL VE SÜREYYYA EVREN TARAFINDAN ÇEVRİLEN BU HACİMLİ KİTAP, KONULARINDA UZMAN KİŞİLER TARAFINDAN HAZIRLANMIŞ, DÜNYA SANAT TARİHİNDE ÜSLUPLAR VE AKIMLARI ANLATAN ÇOK ÖNEMLİ BİR KAYNAK.
BUNLAR VE BENZERİ YAYINLARLA, SANAT DÜNYAMIZ’DA OLDUĞU GİBİ SANATIN KAYDINI TUTMAYA; YAZIMINA, TARTIŞILMASINA, SANATA VE SANATÇILARA KATKIMIZ OLMASI İÇİN ÇALIŞMAYA DEVAM EDİYORUZ.
Bir resmin peşinde: İstanbul (1929), Oskar Kokoschka - Tunç Tayanç
Dündar Elbruz Adında Bir Heykeltıraş – Erdal Ateş
Bundan bir yıl kadar önce bir fotoğraf sanatçısı ile dereden tepeden sohbet ediyorduk. Dündar Elbruz’un adını ilk kez bu sanatçıdan duydum. Şöyle demişti bu sanatçı onun için: “Hurdalıklardan öteberi toplar bunlardan heykeller yapardı.” Çok heyecanlanmıştım birden. Bizde, 1960’lı yıllarda bir sanatçının klasik heykel anlayışının dışında bir yolda devinmesi ilginç gelmişti bana. Elbette dünya sanat tarihinde heykel, asamblaj gibi alanlarda bitpazarı ya da hurdalıklardaki buluntu nesnelerle yapılmış eserler o dönem için yeni değildir. Picasso’nun Gitar’ından (1912-1913) sonra Dadacılarla ivme kazanan nesne odaklı ya da nesnenin girdiği eserler daha sonraki dönemlerde kimi sanatçıların çalışmalarının temelini oluşturmuştur: Joseph Cornell, Ed Kienholz, Jean Tinguely, John Chamberlain, Daniel Spoerri, Robert Rauschenberg, Jasper Johns...
Elbruz’a yakınlık duymamın bir nedeni de kendim de uzun bir dönem bitpazarından nesneler toplayıp onlarla görsel çalışmalar yapmamdı. Bitpazarları ve hurdalıklar bazı sanatçıları bir paratoner gibi kendine çeker. Iskartaya çıkmış her nesne, görsel bir imgedir. Sanatçılar imge yığınının ortasında adeta bir bombardımana tutulur. Bir makinenin dişlisi ya da ezilmiş, büzülmüş bir sac parçası sanatçıya yepyeni bir eserin yaratımını im(ge)ler. Nesnelere dokunmak; onları anlamak ve onlardan hareketle düşler kurmak bir anlamda. Bu bağ salt duygusallık taşımaz. Toplanan her nesne, sanatçının imgeleminde yeni bir görsel denemenin kapılarını aralar. Iskartaya çıkmış nesne(ler) sanatsal bir yaratımda erimsiz bir yolculuğun taşıtlarıdır. Bu yolculukta her şey belirsizdir. En başta da gidilecek yol.
Devamı bu sayıda...
fragMENtaTION 19 - Hav - Hakan Kırdar
Devingen Çizgiden Şiirsel Heykele – Nazlı Pektaş
Türkiye’de modern heykel sanatının önde gelen isimlerinden Ali Teoman Germaner’in (Aloş) 1950’li yıllardan bu yana ürettiği desenleri, resimleri ve heykelleri “Desenler, Resimler, Heykeller” sergisiyle geçtiğimiz Nisan ayında Bozlu Art Project Nişantaşı’nda açılmıştı. Haziran ayına kadar izlenebilen sergi Germaner’in külliyatının dilini kapsamlı bir seçkiyle gözlerimizin önüne seriyordu. Küratörlüğünü Özlem İnay Erten’in üstlendiği, düzenlemesini ise Nevzat Sayın’ın yaptığı sergi Ali Teoman Germaner’in sanat üretiminde yıllar arasında attığı ilmekleri ve bu ilmeklerin birbirini takip eden örgüsünü açık bir şekilde okutuyordu. Germaner’in 1950’lerin ortasında yaptığı soyut demir heykelleri, 1960-1965 yıllarında Paris’teyken yaptığı soyut resimleri ile birlikte; ilk dönem pişmiş toprak Zümrüt-ü Anka’ları ise geç dönem bronz Zümrüt-ü Anka’ları ile birlikte sergileniyordu.
“Aloşname” adını verdiği desenlerinin de yer aldığı sergi, Ali Teoman Germaner’in sanatına zamanlar arası bir bütünlükte bakmayı öneriyor ve desenlerindeki figürden heykele uzanan yolu izleme olanağı sunuyordu.
Devamı bu sayıda...
Cam Tavanı Delen Kadınlar sergisi - Mine Haydaroğlu
Beylerbeyi Sarayı Tünel Galeri’de açılan “Cam Tavanı Delen Kadınlar” sergisinin akla getirdiği birkaç konu var. Serginin konsepti duygusal ve zihinsel baskıyı aşmayı odağına alıyor. “Cam tavan sendromu” öğretilmiş çaresizliği, koşullanmışlığı, baştan kabullenmeyi, güven eksikliğini tanımlıyor. Kişinin camdan bir kafesin içinde dışarı çıkamadığı, sıkıştığı, kısıtlandığı, dışarısını görmesine rağmen uzanamadığı, kendisinin bile farkında olmadığı duygusal ve zihinsel baskıyı anlatan bu sendrom evrensel bir olgu/tema ve ortak bir rahatsızlık, ama çıkış yolu çeşitli. Sergide çeşitli sanatçıların istedikleri mecrada istedikleri şekilde yapıt üretmeleri böylesi çoğulculuğa, bakış açılarının ve çıkış yollarının farklılıklarına vurgu yapıyor. Bu şekilde kapsayıcı, esnek, kolektif.
Devamı bu sayıda...
Sanata Devlet Desteği Bağlamında İsveç Örneği: Kültür Ataşesi Suzi Erşahin ile Söyleşi - Mine Haydaroğlu
Coppet’nin Ev Sahibesi / Madame de Staël-Holstein - Uğur Kökden
Blok Art Space’te “Dalgalar” Sergisi - Cem Bölüktaş
Geçtiğimiz ay Blok Art Space’te küratör ve akademisyen Ebru Yetişkin tarafından düzenlenen “Dalgalar” sergisi her ne kadar gazete, dergi ve web üzerinden “yeni medya” olarak tanıtılsa da, dijital teknolojilerle çalışan sanatçıları bir araya getirdi diyebiliriz. 2013 yılında Açıkekran’da düzenlenen “Kakofoni: Yeni Medya, Yeni Toplumsal İlişkiler” sergisinin devamı olarak düşünülen “Dalgalar”, sergi kataloğunda da belirtildiği gibi “post-medya döneminde Do-It-Yourself, Peer-to-Peer ve Maker hareketi gibi yeni medya kültürünün yayılmasına aracılık edenlerle b(ağ) kuruyor.”
Burada “yeni medya” teriminin sorunlu bir anlamı olduğunun altını çizmek gerekecek, Ebru Yetişkin de sergi için yapılan bir röportajda “yeni”’nin modern’in jargonu olduğunu ve serginin aslında “güncel” olduğunu açıkça belirtiyor . Biz de bu politiko-spekülatif tanımların (güncel/çağdaş, post-media sanatı/dijital sanat/yeni medya sanatı vs) dramatizasyonuyla ilgilenmeden sadece serginin güncelliği üzerinden yapılabilecek “şeylerin durumunun” (état des choses) analizine geçmeye çabalayalım. Bu yazıdaki eleştirimiz ilk olarak serginin popülist bir dille “yeni medya sanatı” olarak tanımlanması ve daha sonra “öğretici” bir şekilde, yaşamakta olduğumuz teknoloji çağının sanattaki estetik durumuna eğilerek, etik ve öz-düşünümsel (refleksif) bağlamlarını sınayamaması. Dolayısıyla irdeleyeceğimiz konu serginin “majör” karakteri.
Devamı bu sayıda...
Chicago’ya Özgü Sanat Modelleri: Sosyal Eylem ve Sanat Üzerine - Pınar Üner Yılmaz
Sanatçı Okulu ya da Sanatçılar İçin Okul ya da Sanatçılarla Okul - Merve Ünsal