YKY - Yapı Kredi Yayınları
Sepet Ürün bulunmaktadır.
Sanatın Meselesi: Her Şey

Sanatın Meselesi: Her Şey

ISSN: 977-1300-2740-157

Sayı : 157 Dönem : Mart - Nisan 2017

400.00 TL ve üzeri alışverişlerinizde kargo ücretsiz.

YKY İnternet Satış Fiyatı
13.37 TL    Etiket Fiyatı : 17.82 TL
TÜKENDİ

Siparişiniz en geç 2 iş günü içerisinde kargoya teslim edilir.

HakkındaİçindekilerAbonelik

“Sanat Dünyamız” 43. yayın yılında sanatçıyı araştırmaya, Türkiye’de sanat tarihi yazımına katkıda bulunmaya devam ediyor.

Elmgreen&Dragset ile söyleşi; İrfan Önürmen; Jascha Heifetz; Mustafa Pilevneli ile söyleşi Claus Fottinger’in “Gelibolu Projesi – 2002-2015” ve sanatın birçok konusu Mart-Nisan 2017 sayısında.

15. İstanbul Bienali Küratörleri Elmgreen & Dragset ile Söyleşi
16 Eylül-12 Kasım 2017’de izlenecek olan 15. İstanbul Bienali’nin küratörleri ünlü bir sanatçı ikilisi Elmgreen & Dragset ile söyleşide küratörlük çalışmalarına odaklanıldı. Söyleşiye eşlik eden albümde ise ikilinin kendi sanat yapıtlarından bir seçki yer aldı.

Mustafa Pilevneli ile Yetmiş Yedi Yıl
Sanatçı Mustafa Pilevneli ile, hayatı ve sanatı hakkında bir söyleşiyi sanat tarihçi Ömer Faruk Şerifoğlu yaptı. Bu renkli söyleşi, yurtiçinde ve yurtdışında birebir tecrübelerin ışığında, sanat tarihimize pencereler açarken, yakın tarihin kültürel, sosyal açılardan değerlendirilmesine katkı sağlıyor.

Paul Signac
Mehmet Rifat yazısında eser yaratım süreci araştırmalarında oluşsal eleştiri yaklaşımını ve bunun sanat alanında uygulamasını geçen sayıda Gauguin örneği üzerinden değerlendirmişti. Bu sayıda Signac’ı odağa aldı.

Güzel Sanatlardan Güncel Sanata
Süreyya Su, güzel sanatlardan güncel sanata geçen sürenin kavramsal ve pratikteki izini sürerken sanatın ve hayatın durumunu, modern toplumun sanatla ve dünyayla ilişkilerini yorumladı.

Gülseren Kayalı
Gültekin Emre’nin edebiyat ve resim tarihimize göndermeler içeren deneme yazısının baş karakterleri sanatçı Gülseren Kayalı’nın kedi resimleri oldu.

“Ars Leksikografi”
Medya sanatçısı, görsel araştırmacı Ege Berensel kavram üretimi meselesini kültür sanat alanındaki tarihi ve edebiyatla, sanat akımlarıyla ilişkisi üzerinden ele aldı.

İrfan Önürmen
Nusret Polat sanatçı İrfan Önürmen’in çalışmalarını insan ve herkes kavramlarından yola çıkarak kaleme aldı.

Jascha Heifetz’in İstanbul resitalleri
“Müzisyen Strausslar ve Osmanlı Hanedanı” başlıklı kitabı 2012 yılında YKY’den yayımlanan Ömer Eğecioğlu’nun bu sayıdaki araştırma konusu Jascha Heifetz’in 1928’teki istanbul resitalleri oldu.

fragMENtaTION dizisi no 28: Claus Fottinger
“Sanat Dünyamız”ın Necmi Sönmez küratörlüğünde süregelen fragMENtaTION dizisinin bu sayıdaki konuğu Alman sanatçı Claus Fottinger oldu. Sönmez’in yazısında dediği gibi “Claus Föttinger, farklı ışık kaynaklarını kullanarak gerçekleştirdiği heykel ve yerleştirmeleriyle tanınmaktadır. 2004 yazında tesadüfler sonucu yolu Çanakkale’nin Sedülbahir köyüne düşen sanatçı, burada da kendisine bir atölye kurarak, farklı tarihsel katmanlara gönderme yapan coğrafyanın etkisiyle çalışmaya başlıyor. Föttinger, antik dönemlerde Hellespont, 20. yüzyıl başından itibaren Gelibolu/Gallipoli olarak isimlendirilen coğrafyada hem Türkiye hem de dünya tarihinin nasıl şekillendiğini ele alan çalışmalarında, tarihin farklı katmanlarını farklı açılardan sorgulamaktadır. Bu soruların çıkış noktasını, I. Dünya Savaşı’nın gelişimini yakından etkileyen Çanakkale Savaşı oluşturmaktadır.”

Mustafa Hulusi
Yaşamını ve çalışmalarını Londra ve Kıbrıs’ta sürdüren sanatçı Mustafa Hulusi’nin Dirimart Galeri’de 10 Aralık 2016 – 20 Ocak 2017 tarihleri arasında yer alan “Tersine Coşkunluk” sergisini sanatçı Huo Rf yorumladı.

Sadık Arı
Kültigin Kağan Akbulut otuz yaş altı sanatçılar hakkında yazmaya devam ediyor. Bu sayıda; desenleriyle çok dikkat çeken sanatçı Sadık Arı’yı kaleme aldı.

Onur Gürkan
Onur Gürkan ile “Tatil” başlıklı çalışması vesilesiyle yapılan söyleşide bellek, sanatçı kitapları, görsel dil ve benzeri konular konuşuldu.

Sanat Dünyamız’a buradan abone olabilirsiniz.

EDİTÖRDEN

Sanatın Meselesi: Her Şey – Mine Haydaroğlu

SANAT; HAYATIN AYRINTILARINI GÖRÜNÜR KILMA GİBİ ZİHNE VE GÖZE HİTAP EDEN ÖZELLİKLERİ YANI SIRA, ARALARDA KAYBOLMAK GİBİ DUYGUSAL SIKIŞMIŞLIKLARI DA AKTARMA BECERİSİNE SAHİP BİR FAALİYET. KİŞİSEL YA DA TOPLUMSAL, HER KONU, AKLA GELEBİLECEK HER NESNE, HER DÜŞÜNCE SANATIN MESELESİ OLABİLİR. GÜZELLİĞİ DE BURADA ZATEN. ÇEŞİTLİLİK DOĞASINDA VAR. SANAT; İNSAN VE TOPLUMLAR KADAR ÇEŞİTLİ VE MERAK UYANDIRICI. HAYAL ETME YETİSİ, KURGULAMA BECERİSİ VE DÜNYAYI, İNSANI ALGILAMA GÜCÜ DİYEBİLECEĞİMİZ ÖZELLİKLER SANATIN VAZGEÇİLMEZLERİ AMA BUNLARIN NİHAİ İFADESİDİR ESAS OLAN. SANATÇININ MESELESİNİ AKTARDIĞI MECRA, KULLANDIĞI TEKNİKLER, BOYA, BOŞLUK, ÇİZGİ, GÖLGE, IŞIK, SES, SESSİZLİK, MEKÂNLA VE İZLEYİCİYLE İLETİŞİMİ… HEPSİ GEÇERLİ, HEPSİ ÖNEMLİ. BİRARADA BİR SES VEREBİLİYORSA VE O SES DUYULUYORSA; BULUNDUĞU YER KADAR İLGİLENDİĞİ MESELEYİ, DÜNÜ BUGÜNÜ VE GEÇMİŞİ ANLAMIŞSA VE ANLATABİLİYORSA; BİRE BİR DEĞİL, BİR BAŞKA HİSLE, ZEKÂYLA GÖSTEREBİLİYORSA; TEK BAŞINA DEĞİL BİR DUYULAR ÂLEMİNİN PARÇASI OLABİLMİŞSE; SANATÇI ZAMAN İÇİNDE YOLUNU ÇİZİYOR. SANATIN KULLANDIĞI DİLLER, KAVRAMLAR, SANATIN YENİLİKLERİ, GETİRDİKLERİ; GÖSTERDİKLERİ, İŞARET ETTİKLERİ; BİRBİRİNE EKLEMLENEN, MÜCADELEYLE VEYA DESTEKLE GÜÇLENEN ÇALIŞMALARLA ORTAYA ÇIKIYOR. TOPRAĞA, DENİZE, TABİATIN HER CANLISINA, GÖKYÜZÜNDE YILDIZ KÜMELERİNE BAKMAYA DEVAM…

Edebiyat ve Sanat Yapıtlarının Yaratılış Sürecine Oluşsal Eleştirinin Bakışı ve Tablo Adları Sorunu II: Paul Signac Örneği - Mehmet Rifat

GEÇEN SAYIMIZDA PAUL GAUGUIN’İN TABLOLARINA VERDİĞİ ADLARI ARAŞTIRAN MEHMET RİFAT BU KEZ DE PAUL SIGNAC’IN TABLOLARINDAKİ ADLARIN SİSTEMATİĞİNİ ELE ALDI.

Giriş gözlemleri Sanat Dünyamız’ın önceki sayısında (OcakŞubat 2017), edebiyat ve sanat yapıtlarının yaratım sürecini araştıran ve değerlendiren oluşsal eleştirinin (oluşum eleştirisi ya da genetik eleştiri denilebilir) temel yöntem ve ilkelerinden söz ettikten sonra, resim sanatı alanında tabloları adlandırmanın da yaratım sürecinin ayrılmaz bir parçası olduğunu vurgulamış ve bu konuda 2015 yılında yayımlanmış önemli bir çalışmaya dayanarak Paul Gauguin’in tablolarına verdiği adların ayırıcı yanlarını göstermeye ve anlamlandırmaya çalışmıştık. Yararlandığımız çalışma Marianne Jakobi’nin GauguinSignac. La genèse du titre contemporain (Gauguin ile Signac. Çağdaş Başlığın Oluşumu) adlı yapıtıydı.

Bu sayıdaysa, Paul Signac’ın tablolarına verdiği adların sistematiğini ele alacağız. Bu konuda Signac’ın başlıca tabloları yanı sıra Marianne Jakobi’nin araştırmasına, Françoise Cachin’in yönetiminde hazırlanan Signac. Catalogue raisonné de l’oeuvre peint’e (Signac. Yağlıboya Tablolarının Açıklamalı Kataloğu), Signac’ın kuramsal nitelikli kitabı D’Eugène Delacroix au néoimpressionnisme’e (Eugène Delacroix’dan Yeniİzlenimciliğe) ve ayrıca Signac’ın gerek farklı adlandırma tekniğini saptamış, gerekse tablolarının yorumlamasını yapmış kimi sanat tarihçilerinin yaklaşımlarına başvuracağız.

Devamı bu sayıda...

15. İstanbul Bienali Küratörleri Elmgreen & Dragset ile Söyleşi Mine Haydaroğlu - Elmgreen & Dragset

Mustafa Pilevneli ile Yetmiş Yedi Yıl - Ömer Faruk Şerifoğlu

RESSAM MUSTAFA PİLEVNELİ İLE 77. YAŞI VESİLESİYLE SANAT SERÜVENİ HAKKINDA BİR SÖYLEŞİYİ SANAT TARİHÇİ ÖMER FARUK ŞERİFOĞLU YAPTI. BU RENKLİ SÖYLEŞİ, YURTİÇİNDE VE YURTDIŞINDA BİRE BİR TECRÜBELERİN IŞIĞINDA, SANAT TARİHİMİZE PENCERELER AÇARKEN, YAKIN TARİHİMİZİ KÜLTÜREL, SOSYAL AÇILARDAN DEĞERLENDİRMEMİZ İÇİN OLANAK TANIYOR. PİLEVNELİ’NİN 77. YAŞI İÇİN GALERİ FE’NİN DÜZENLEDİĞİ VE MAYIS AYINDA AÇILACAK SERGİYE, ŞERİFOĞLU’NUN HAZIRLADIĞI MONOGRAFİK BİR KİTAP EŞLİK EDECEK.

Mustafa Pilevneli, resim sanatımızın yaşayan en önemli sanatçılarından biri. 1940 yılında İstanbul’da doğar. Kadıköy Bahariye’de çocukluk yıllarında başlayan sanata ilgisi bütün yaşamını şekillendirir. 1961’de Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksekokulu Dekoratif Resim Bölümü’nden mezun olduktan sonra DAAD bursu kazanarak uzmanlık eğitimi için gittiği Almanya’da Stuttgart Akademisi’nde “Mağara Çağından Günümüze Duvar Resimleri ve Teknikleri” konusunda tez hazırlar. Dönüşünde, mezun olduğu Tatbiki Güzel Sanatlar’ın öğretim kadrosuna girer ve okulun sonraki adı olan Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nden 2007 yılında emekli oluncaya kadar hocalık yapar.

Anadolu’nun mitolojik geçmişine, İstanbul ve Ege’nin kıyılarına özellikle Fenerbahçe ve Bodrum konulu çalışmalarıyla tanınan Mustafa Pilevneli, tuval resminin yanı sıra cam, mozaik, vitray, seramik, ahşap ve beton gibi malzemeleri plastik sanatlarda büyük ustalıkla kullanır. 60 yıla yakın bir zamandır görsel sanatların çeşitli dallarında sanatıyla kendini gösteren Mustafa Pilevneli, duvar resminden seramik ve emay uygulamalarına, özgün baskıdan yağlıboya, akrilik ve suluboyaya çeşitli malzeme ve tekniği pratik bir yetkinlik düzeyine ulaştıran çalışmalarıyla görkemli bir imajlar dünyası kurmuştur.

1969’dan itibaren renkli gravürde yoğunlaşır, Anadolu efsanelerini, antik uygarlık kahramanlarını konu alan tekrarlanmış motiflerin uyumlu düzeni ve coşkulu duyarlığı ile dikkat çeken renkli gravürleri oldukça da ilgi görür. 1970’lerde suluboya resimleri ağırlık kazanır. Çoğunluğu küçük boyutlu, hafif masalsı doğa izlenimlerinin her biri, dekoratif bir akıcılık ve renkçilikle pastoral şiirler olarak kendini gösterir. Suluboyanın saydam renk değerleri, zengin nüanslarıyla soyut ve somut, doku, leke, biçim ilişkileriyle, bahar çiçeklerine bürünmüş duvarlar, incecik dallarıyla gökyüzüne uzayan ağaçlar, günden güne yiten eski köyler, minnacık figürleriyle cıvıl cıvıl bir yaşam cümbüşünü betimleyen resimlerinde, Dufy ve Bedri Rahmi Eyüpoğlu sevgisine de tanık oluruz...

Devamı bu sayıda...

Güzel Sanatlardan Güncel Sanata - Süreyya Su
Sökük Diken Kediler - Gültekin Emre
İrfan Önürmen’in Sanatında “İnsan” Sorunsalı - Nusret Polat
fragMENtaTION 28 Gallipoli Projekt 2005-2015 - Claus Föttinger
Jascha Heifetz’in İstanbul resitalleri - Ömer Eğecioğlu
Ars Leksikografi - Ege Berensel

Desenin Yükselişi: Sadık Arı - Kültigin Kağan Akbulut

KÜLTİGİN KAĞAN AKBULUT OTUZ YAŞ ALTI SANATÇILAR HAKKINDA YAZMAYA DEVAM EDİYOR. BU SAYIDA; DESENLERİYLE DİKKAT ÇEKEN SANATÇI SADIK ARI’YI KALEME ALDI.

Desen çizmek sanat eğitiminin en temel unsurlarından biri. Deseni tamamlanmış bir iş olarak görmekse bambaşka bir düşünme ve ifade biçimi. Sadık Arı derinliği olan, farklı boyutlara sahip ve izleyiciyi kendine çeken desenleriyle bu yoldan ilerliyor. Uzun zamandır karma sergilerde gördüğümüz Sadık’ın Artnivo’da açılan ilk kişisel sergisi “İntaniye” (18 Kasım 17 Aralık 2016) uzun zamandır hissetmediğimiz bir desen heyecanına sürükledi. Sadık Arı yıllardır çizim yapıyor. Bir dönem her evde bulunan dinozor dergileri ve ansiklopedilere gömülerek geçirdiği Manisa, Akhisar’daki çocukluğunda başlayan çizim ve desen merakı Yeditepe Üniversitesi’ndeki Güzel Sanatlar eğitimiyle ve halen devam eden çalışmalarıyla gelişerek devam ediyor. Desen, Sadık için sadece asıl resme giden bir sürecin ilk adımları değil, çalışmanın kendisi. Arı’nın desenleri karşısına geçtiğinizde size dirimsel bir enerji üflüyor. Bilgisayar ekranından gördüğünüzde ayrıntılardaki derinlik, çizim yeteneği, kompozisyon ilginizi çekiyor en başta. Ancak asıl olarak işlerin karşısına geçtiğinizde kavranıyor işlerin kıymeti. Sanatçının işlerini sosyal medyanın da etkisiyle çok fazla görür olduğumuz tek boyutlu illüstratif işlerden ayıran da bu ruh zaten. Sadık ilk sergisini lise ikinci sınıftayken Yeditepe Üniversitesi’nde gerçekleştiriyor. Bir yolunu bulup üniversitedeki hocalara işlerini gösteren Sadık’ın çizimleri Profesör Turan Aksoy’un ilgisini çekiyor ve iki üniversite öğrencisinin katıldığı, üniversitenin amfisinde gerçekleştirilen sergiye davet ediliyor. Bu sayede birçok lise öğrencisinin yaşadığı sınav stresini yaşamadan lise hayatı yaşıyor ve üniversitede burslu okumaya başlıyor.

Devamı bu sayıda...

Protez Bir Halet-i Ruhiye - Huo Rf
Bir süreci, bir sürekliliği yahut süreksizliği görüntü üzerinden hikâyeleştirmek - Onur Gürkan ile Söyleşi - Mine Haydaroğlu - Onur Gürkan