Zihnimizi Açan, Merakımızı Besleyen Sanat
ISSN: 977-1300-274-0169
Sayı : 169 Dönem : Mart - Nisan 2019
YKY İnternet Satış Fiyatı
Siparişiniz en geç 2 iş günü içerisinde kargoya teslim edilir.
Sanat Dünyamız”da sanat hep yeşeriyor
169. sayı çıktı:
Niklas Luhmann; A. Cem Şahin; Fatma Tülin; Koçi-Muziris Bienali; Lulea Bienali;
İbrahim Coşkun; Ezgi Tok; Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Kütüphanesi ve daha birçok sanat konusu Mart-Nisan 2019 sayısında.
Güven Turan: “Evrenin Teni”nin Ardından
Edebiyatın yanında sanat alanına dair kitaplarıyla da kültür dünyasına önemli katkıları bulunan romancı, şair Güven Turan sanatçı Fatma Tülin üzerine, Tophane-i Amire’de açılan sergisi “Evrenin Teni” vesilesiyle yeni bir yazı kaleme aldı.
Tuğçe Arslan: “206 Odalı Sessizlik: Büyükada Rum Yetimhanesi Üzerine Etüdler Sergisi”
Tuğçe Arslan, Galata Rum Okulu’nda izlenen “206 Odalı Sessizlik: Büyükada Rum Yetimhanesi Üzerine Etüdler” sergisini ses ve sessizlik kavramları üzerinden okudu.
Kevser Güler: “Cadılarla Dans Etmek” sergisi üzerine küratör Mine Kaplangı ile Söyleşi
British Council’ın Duvarları Olmayan Müze Projesi’nin üçüncü edisyonu “Cadılarla Dans Etmek” başlığıyla küratör Mine Kaplangı tarafından hazırlandı. Küratör Kevser Güler konu hakkında Kaplangı’yla bir söyleşi yaptı.
T. Onur Çimen: “Karanlığın İçinde: Luleå Bienali’nden Notlar”
Stockholm Üüniversitesi’nde sanat küratörlüğü dalında yüksek lisans çalışması sürmekte olan T. Onur çimen, Luleå Bienali’nden notlarını aktardı.
Mehmet Ergüven: “Konum ve Zaman Açısından Dipyüzey”
Mehmet Ergüven dipyüzey kavramını Nevhiz, Emel Şahinkaya, Neş’e Erdok, Zehra Aral ve Halil Akdeniz’ın birer eseriyle örnekleyerek konum ve zaman açısından sınıflandırdı. Bunun bir başlangıç denemesi olduğunu, daha geniş ve ayrıntılı çalışmaların yapılması gerektiğini hatırlattı.
Zafer Aracagök: “Başaşağı”
Zafer Aracagök’ün “Sanatkaç” başlıklı dizisindeki ikinci yazısı: A. Cem Şahin’in 18 Aralık 2018-18 Ocak 2019 tarihleri arasında Tophane-i Amire’de açtığı sergi üzerine felsefi değerlendirmeleri.
Gültekin Emre: “Anadolu’nun Taş Masalları”
Şair, yazar Gültekin Emre sanatçı ibrahim Coşkun ve eserlerini şiirsellik üzerinden yorumladı.
Kültigin Kağan Akbulut: “Ölçü Sistemleri Arasında: Ezgi Tok”
Kültigin Kağan Akbulut’un bu sayıdaki konuğu ölçüm, zaman, boşluk, hareket, mekan vb kavramlar üzerine çalışan genç sanatçı Ezgi Tok oldu.
Rıfat Şahiner: “Niklas Luhmann ve Sosyal Bir Sistem Olarak Sanat”
Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr Rıfat Şahiner, 20. yüzyılın önemli toplumsal kuramcılarından Alman sosyolog Niklas Luhmann’ın (1927-1998) sanatın toplumla ilgili temel bir meselesini –bilinçdışı algının sosyal olmayan alanı ile iletişimin sosyal alanı arasındaki ilişkiyi– irdeleyen çalışmalarını ele aldı.
Süreyyya Evren: “Soğuk Soğuk Sergi Gezmek-Nosyon”
Süreyyya Evren, “Sanat Dünyamız”ın son beş sayısında yurtiçinden ve dışından 22 sergiyi “Soğuk Soğuk Sergi Gezmek” başlığı altında kaleme aldı. Bu sayıda ise serinin nedenini, bağlamını ve sorduğu soruları yazdı.
Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Kütüphanesi
Yapı Kredi Araştırma Kütüphanecisi Yücel Manyas Türkiye’de sanat kütüphaneleri hakkında hazırladığı seride bu kez Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Kütüphanesi’ni ve kütüphane sorumlusu, öğretim görevlisi ihsan Karakiprik’i ziyaret etti.
Elif Kamışlı: 4. Kochi-Muziris Bienali
İstanbul Bienali sergi yöneticisi Elif Kamışlı 12 Aralık 2018-29 Mart 2019 tarihleri arasında Hindistan’ın Kerala eyaletinde, “Possibilities for a non-alienated life [yabancılaştırma-olmayan bir hayat için ihtimaller” başlığıyla, Anita Dube küratörlüğünde düzenlenen 4. Kochi-Muziris Bienali’ni değerlendirdi.
Sanat Dünyamız’a buradan abone olabilirsiniz.
EDİTÖRDEN
Zihnimizi Açan, Merakımızı Besleyen Sanat - Mine Haydaroğlu
SANAT BESLEYİCİ, İLHAM VERİCİ, DÜŞÜNDÜRÜCÜ, FARKINDALIK YARATICI BİR UĞRAŞ. MESELESİ HER ŞEY; VE BU SAYEDE HERKESE BİR ŞEYLER İFADE EDEBİLİYOR. İNSANLIK HALLERİ HAKKINDA OLDUĞU İÇİN ZAMANDAN, COĞRAFYADAN BAĞIMSIZ ASLINDA. BU ANLAMDA SANATIN KAPSAYICILIĞI BÜYÜK BİR ŞANS.
SANAT ÜZERİNE ÇALIŞANLARIN KULLANDIKLARI DİL DE, SINIRLARI AŞMAYI AMAÇLAYAN VE ZAMAN ZAMAN BUNU BAŞARAN BİR MECRA.
ÖTE YANDAN KAPSAYICILIK KONUSUNU, SANATIN DAHİL OLDUĞU BÜTÜN DİNAMİKLERİ İYİ TARTMAK GEREKLİ, HAYATIN HER ALANINDA YAPILDIĞI GİBİ.
RUH HALLERİNE VE YAŞAM ŞARTLARINA GÖRE, SANATIN OLASILIK, ALGI VE NİYET AÇILARINDAN FARKLI ETKİLERİ SÖZ KONUSU OLUYOR AMA OLUMLU OLUMSUZ BÜTÜN KOŞULLARIN KARŞISINDA SÜREKLİLİK, KALICILIK SAĞLANDIĞINDA GERÇEK SANATTAN SÖZ EDEBİLİYORUZ.
SANATÇININ EN MUTLU ANLARI BELKİ DE ARA NÜANSLARI YAKALAYIP BUNLARI ESERİNDE İFADE EDEBİLDİĞİ ANLAR. İZLEYİCİLER DE ESER VASITASIYLA BU GENELDE İLK BAKIŞTA FARK EDİLMEYENLERİ SEZERLERSE DOĞAL BİR AKIŞ, SÜREKLİLİK SAĞLANIYOR. KALICILIĞI SAĞLAYAN DA ZATEN BÖYLE BİR DÖNÜŞÜM.
ZİHNİMİZİ AÇAN, MERAKIMIZI SÜREKLİ BESLEYENLERLE BİRARADA OLMAK KEYİFLE ÇALIŞMAYI, VERİMLİ OLMAYI, DÜNYAYA BAĞLILIĞI TEŞVİK EDEN BİR ORTAM YARATIYOR. BANA BÖYLE BİR ORTAMDA 18 YIL EDİTÖRLÜK İMKÂNI VEREN YAPI KREDİ KÜLTÜR SANAT YAYINCILIK’A, BÜTÜN EKİP ARKADAŞLARIMA, GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE SANAT DÜNYAMIZ’I KATKILARIYLA VAR EDEN YAZARDAN OKURA HERKESE ÇOK TEŞEKKÜR EDİYOR, NİSAN AYI SONUNDA EMEKLİ OLUP EDİTÖRLÜK GÖREVLERİMİ SEVGİLİ FİSUN YALÇINKAYA’YA DEVREDİYORUM.
ÇEŞİTLİ SANAT VE KÜLTÜR ÇALIŞMALARINDA TEKRAR KARŞILAŞMAK DİLEĞİ, SEVGİ VE SAYGILARLA...
4. Kochi-Muziris Bienali - Elif Kamışlı
İSTANBUL BİENALİ SERGİ YÖNETİCİSİ ELİF KAMIŞLI 12 ARALIK 2018-29 MART 2019 TARİHLERİ ARASINDA HİNDİSTAN’IN KERALA EYALETİNDE, “POSSIBILITIES FOR A NON-ALIENATED LIFE [YABANCILAŞTIRMA-OLMAYAN BİR HAYAT İÇİN İHTİMALLER” BAŞLIĞIYLA, ANİTA DUBE KÜRATÖRLÜĞÜNDE DÜZENLENEN 4. KOCHI-MUZIRIS BİENALİ’Nİ DEĞERLENDİRDİ.
"Dünya, çoktandır bir zamanın düşünü görmektedir ama onu gerçek anlamda yaşamak için şimdiden bilincine sahip olması gerekir." Guy Debord
"Bir devrim istediğini söylüyorsun, eh biliyorsun, hepimiz dünyayı değiştirmek istiyoruz; bunun evrim olduğunu söylüyorsun bana, eh biliyorsun, hepimiz dünyayı değiştirmek istiyoruz." Beatles, Devrim, 1968
"Bir fısıltılar ormanı; konuşulamayan bir yolunu buluyor.
Bir mola – ve ardından türbülansın ölçüsü ve ölçüsüzlüğü, deniz gibi.
Dışarıda sokakta, toplu taşımın fazlası ve enerjisi yüzünde.
Ay simgesinin altında her gün nakış işliyor.
Çizgi ve ilmiğin zarafeti."
Yola çıkışımızdan yirmi saat sonra Forte Kochi sahilinde yürüyorum. Defalarca dijital ekranda görselleriyle karşılaştığım Çin balık ağlarının kente girişi için verilen tarih 15. yüzyıl. Sol tarafımda tarihin izleri, sağ tarafımda irili ufaklı objeler sunan sokak satıcıları, kalabalıkla birlikte ilerliyorum. Uzun zamandır kurulan bir hayalin, uzun saatler süren uçuşun ya da uzun uzun bakılan fotoğrafların etkisinden olacak içimdeki gerçeklik ilkesiyle ilişki kuramıyorum. 12 Aralık 2018 – 29 Mart 2019 tarihleri arasında Anita Dube küratörlüğünde dördüncüsü düzenlenen Kochi-Muziris Bienali’ni ziyaret etmek için baharat kokulu bu sıcak topraklardayım. Feribota yetişmeye çalışan motorluların arasından geçerken benim gibi birkaç kişi daha görüyorum. Etrafımı saran keçiler ve tuktukların arasından beyaz duvarı süsleyen bienal logosunu seçiyorum. İşte, kuruluşundan beri Kochi-Muziris Bienali’nin ana mekânı olan Aspinwall House. İlerleyen günlerde tekrar tekrar döneceğim bu mekâna, merakla giriyorum.
Devamı bu sayıda...
“Evrenin Teni”nin Ardından - Güven Turan
EDEBİYATIN YANINDA SANAT ALANINA DAİR KİTAPLARIYLA DA KÜLTÜR DÜNYASINA ÖNEMLİ KATKILARI BULUNAN ROMANCI, ŞAİR GÜVEN TURAN SANATÇI FATMA TÜLİN ÜZERİNE, TOPHANE-İ AMİRE’DE AÇILAN SERGİSİ “EVRENİN TENİ” VESİLESİYLE YENİ BİR YAZI KALEME ALDI.
Fatma Tülin’in 15 Kasım-15 Aralık günleri içinde İstanbul’da Tophane-i Amire Beş Kubbe Salonu?’nda açtığı serginin adıydı “Evrenin Teni”. Resimlerine bir ad vermeyen Fatma Tülin’in bir süredir, zaman zaman, sergilerine bir ad vermesi elbette dikkat çekici... Bu serginin adının neyi imlediği ise (sorular uyandıran, betimleyici olmaktan uzak bir ad çünkü) ancak sergi gezilip resimler incelendiğinde yorumlanır hale gelebiliyor.
Çok ama çok özelindeyse, benim için bu sergiden içeriye adım atmak zaman makinesiyle yolculuğa çıkmakla eş değerdeydi. Ankara’da açtığı ilk sergiden beri izliyorum Fatma Tülin’i, sergileri üzerine yazıyorum. Bu nedenle, bir retrospektif olmasa da, sanatçının yaratıcı çalışmasının ana hatlarından örneklerin yer aldığı bu sergi üzerine yazacaklarım da bir bakıma benim yazdıklarımın bir özeti olacak kaçınılmaz olarak...
Hemen girişteki alanda, sağda, Bedri Rahmi’nin övgü dolu sözlerinin kaynak resimlerinden biri yer alıyordu. Artık “ikonik” olduğuna inandığım “Soğan Ekmek” resmi... Ve aynı alanda diğer nesne-resimleri... Antepfıstığı nedense bu kez benim zihnimde öne çıkıyor, sergiyi gezdiğim zamandan bugüne geçen süreçte. Fatma Tülin’in bu resimleri yaptığı tarihte, Batı’da, Hiper-realizm ya da Foto-realizm adı verilen bir akım dikkat çekiyordu. İlk bakışta, bu resimleri de aynı şekilde tanımlamak mümkündü. Ama hayır! O zaman da vurguladığım gibi bu resimlerin bu akımla özü itibariyle bir ilişkisi yoktu. Fatma Tülin nesneleri bire bir yansıtmayı amaçlamıyordu. Aksine, o yansıyanın ardında görülmesi gerekeni işaret ediyordu. Nerdeyse düşünsel bir soyutlama söz konusuydu. Bir “şey”e değil bir “figür”e bakıyorduk.
Devamı bu sayıda...
“206 Odalı Sessizlik: Büyükada Rum Yetimhanesi Üzerine Etüdler” Sergisi - Tuğçe Arslan
“Cadılarla Dans Etmek” Sergisi Üzerine Küratör Mine Kaplangı ile Söyleşi - Kevser Güler, Mine Kaplangı
Karanlığın İçinde: Luleå Bienali’nden Notlar - T. Onur Çimen
STOCKHOLM ÜNİVERSİTESİ’NDE SANAT KÜRATÖRLÜĞÜ DALINDA YÜKSEK LİSANS ÇALIŞMASI SÜRMEKTE OLAN T. ONUR ÇİMEN, LULEÅ BİENALİ’NDEN NOTLARINI AKTARDI.
İskandinavya’nın en eski bienali olan Luleå Bienali “Tidal Ground” (Gelgit Alanı) başlığıyla, 2018’de, uzun bir aranın ardından yeniden düzenlenmeye başladı. İsveç’in kuzeyinde küçük bir şehir olan Luleå’nun yanı sıra, bienal, çevredeki Boden, Kiruna, Jokkmokk, Lainio gibi başka şehirlerdeki mekânlarda da çeşitli işler ve seçkiler sergiliyor. Nüfusun az, kültürel ve sanatsal etkinliklerin güneydeki büyük kentlere oranla daha az olduğu bölgede, bienalin amaçladığı etkinlik ve seçtiği tema, büyük şehirlerin etkisi altında kalan, onları taklit etmeye çalışan sergilere karşı etkileyici bir alternatif sunuyor. Site-specific (mekâna özgü) yapısı bienali, genelde olduğu üzere uluslararası odaklı, anaakımlaşmaya çalışan bir düzenden kurtarırken, aynı zamanda diğer yerelliklerle kurduğu doğrudan ve dolaylı ilişkilerle yerellikler-arası ortaklıkları sanatsal ifadelerle yansıtıyor.
Coğrafi konumu nedeniyle bienal dönemi esnasında (17/11/2018 – 17/02/2019) günde ortalama altı saat gün ışığı aldığı üzere, bienalin konusu “Darkness” (Karanlık) olarak seçildi. Küratörler Emily Fahlén, Asrin Haidari ve Thomas Hämén, bu karanlığı sadece birincil anlamıyla güneş yoksunluğu anlamında değil, aynı zamanda metaforik bir imge, tüm dünyanın içinde bulunduğu politik karanlığa işaret eden bir aracı olarak görüyor. Öte yandan, bienal sadece bölgenin şartlarını değil, aynı zamanda Boden’deki askeri üs ve artık kullanılmayan maden gibi asıl amacı sanat sergilemek olmayan alanları da yerleştirmelerle ziyarete açarak, bölgede yaşayanlara hem sanatsal hem kültürel tarih açısından bir inceleme alanı sunuyor.
Devamı bu sayıda...
Konum ve Zaman Açısından Dipyüzey - Mehmet Ergüven
Başaşağı - Zafer Aracagök
Anadolu’nun Taş Masalları - Gültekin Emre
Ölçü Sistemleri Arasında: Ezgi Tok - Kültigin Kağan Akbulut
Niklas Luhmann ve Sosyal Bir Sistem Olarak Sanat - Rıfat Şahiner
YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ SANAT VE TASARIM FAKÜLTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ PROF. DR. RIFAT ŞAHİNER, 20. YÜZYILIN ÖNEMLİ TOPLUMSAL KURAMCILARINDAN ALMAN SOSYOLOG NİKLAS LUHMANN’IN (1927-1998) SANATIN TOPLUMLA İLGİLİ TEMEL BİR MESELESİNİ –BİLİNÇDIŞI ALGININ SOSYAL OLMAYAN ALANI İLE İLETİŞİMİN SOSYAL ALANI ARASINDAKİ İLİŞKİYİ– İRDELEYEN ÇALIŞMALARINI
ELE ALDI.
Geçtiğimiz yüzyılın en önemli sosyologlarından Niklas Luhmann’ın Sosyal Sistem Teorisi, sadece günümüz sanat sisteminin yapısını çözümlemek adına değil, paradigmatik bir yönelimle iletişim, etkileşimlilik, sistem analizi ve sibernetik gibi yeni olgu ve kavramlarla iştigal eden günümüz Medya Sanatı uygulamalarını yorumlamak adına da son derece önemli başvuru noktaları oluşturuyor. Luhmann’ın teorisini irdelediğimizde hukuktan ekonomiye, politikadan estetik rejime, kültür dünyasından bilim ortamına dek iletişimi oluşturan dizgelerin ve söylemlerin nasıl yapılaştığı ve bunların gerek öznel boyutta, gerekse moderniteyi oluşturan tikeller olarak kendi içinde nasıl bir kapalı sistemde işledikleri üzerine oldukça kapsamlı bir çalışma yürüttüğüne tanık oluyoruz. Bu metinde, Luhmann’ın sosyal sistem teorisinin sanat ve estetik ile olan bağıntısı üzerinde durulacaktır.
Devamı bu sayıda...
Günümüzde Sanat Sergileri Hakkında Yazma Deneyimi ile Sergi Deneyimi Arasında “Soğuk Soğuk Sergi Gezmek” Yazı Dizisi - Süreyyya Evren
Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Kütüphanesi - Yücel Manyas, İhsan Karakiprik