Evliyâ Çelebi Konuşmaları / Yazılar
Kategori: Özel Dizi
YKY İnternet Satış Fiyatı
Siparişiniz en geç 2 iş günü içerisinde kargoya teslim edilir.
Sayfa Sayısı | : 292 |
Boyut | : 16.5 x 24 cm |
“Evliyâ Çelebi Konuşmaları / Yazılar”
Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi yazma nüshasından özgün dili ve günümüz Türkçesi ile tam metin olarak yayımlandıktan sonra, üzerinde yapılan araştırma ve incelemelerde gözle görülür bir artış oldu.
Eskiden olduğu gibi ulaşılmaz ve güvenilmez bir metin değil Seyahatnâme. Bu kitap da yazar ve eser üzerine yapılmış incelemelerin derlendiği bir seçki yalnızca:
Evliyâ Çelebi’nin Riyâsız Sohbetleri | Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi’nin Baskı Serüveni | Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi’nde Yağmur Duasıyla İlgili Bir Tören Üzerine Mukayeseli Bir Araştırma ve Nevrûz Üzerine Notlar | Evliyâ Çelebi’ye Göre Mora Yarımadası ve Girit’te Bağcılık ve Şaraplar | Seyahat-nâme’den Bir Atasözü | Şu Rasadı Yıkalım mı? Evliyâ Çelebi ve Filoloji | Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi’nin Verilerine Göre 17. Yüzyıl Yunanistan’ında Dilsel Dağılım | Evliyâ Çelebi Yalancı mıydı? | Evliyâ Çelebi’nin Kahire Esnaf Anlatımları | Osmanlı Seyyahı Evliyâ Çelebi’nin Bir Teması Üzerine Çevre, Merkez ve Sebep Sonuç İlişkileri | Osmanlı Seyyahı Evliyâ Çelebi’nin Gözünden Yeni Dünya | Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi’nin IX. Cildinde Geçen Hz. Peygamber’in Na‘şının Kaçırılması Teşebbüsü Anlatısı | Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi’nde İmâretler | “Seyyâh-ı Âlem” Evliyâ Çelebi’nin Yazarlığı: Gürcü Nebi İsyanı ve Çomarbölükbaşı ile Yaşadıklarının Kurmaca Düzleme Taşınması | Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi’nin Hammer-Purgstall Tarafından Bilim Dünyasına Tanıtılması Hakkında | Türkçe Bir Seyahatnâmenin İlginç Bulunuşu | Türk Dilinin Büyük Ustası Evliyâ Çelebi | Evliyâ Çelebi’nin Doğum Günü
Evliyâ Çelebi’nin Riyâsız Sohbetleri
M. Sabri Koz
“Evliyâ Çelebi Konuşmaları”, 1996’da başlayıp 2007 yılında yayımlanan 10. kitapla tamamlanan çeviriyazı Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi’ni ve onun benzersiz yazarını anmak ve anlatmak için Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık tarafından Kasım 2008’de Sermet Çifter Salonu’nda gerçekleştirilen ve ilkine beş bilim insanının katıldığı bir dizi konuşmanın adı idi. 2009 ve 2010’da da birer ay süreyle devam ettirilmesi düşünülen bu etkinlik, çeşitli sebeplerle ne yazık ki gerçekleştirilemedi. YKY’nin toplantı kitaplarını yayımlama geleneğini bozmamak ve “Evliyâ Çelebi’nin 400. Doğum Yıldönümü” olan 2011 yılında ona yaraşır bir kitap çıkarabilmek için daha başka “Yazılar”da ekleyerek Evliyâ Çelebi Konuşmaları / Yazılar derlemesini oluşturdum.
Bu kitap, ne bir Evliyâ Çelebi monografisidir ne de onunla ilgili bilinmezliklerin kapısını aralamaya çalışan bir makaleler derlemesi. Bir biyografi denemesi de değil... Bu, her biri farklı açılardan bakan ve birbiriyle ilgisi olmayan konulara değinen değerli yazarların okuyana Evliyâ Çelebi sevgisi aşılamasını arzu ettiğim yazılarından oluşturulmuş mütevazı bir derlemedir yalnızca. Bu yüzden bazı yazarlardan birden fazla yazı da girmiştir kitaba.
“Evliyâ Çelebi Konuşmaları” kapsamında Hayati Develi’nin 4 Kasım 2008 tarihinde yaptığı, bütünüyle Balkanları söz konusu edinen konuşmasının kitaba giren gözden geçirilmiş metni, “Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi’nin Verilerine Göre 17. Yüzyıl Yunanistan’ında Dilsel Dağılım” başlığını taşıyor; yani konuşma içeriğinin bir bölümü... Evliyâ Çelebi araştırmalarının emel taşı olan “dil”, yıllardan beri Seyahatnâme ile ilgilenen Develi’nin bu çalışmasında da öne çıkıyor.
11 Kasım 2009’da yaptığı “Evliyâ Çelebi’nin Kahire Esnaf Anlatımları” başlıklı konuşmasında Suraiya Faroqhi, bize ilgiyle izlenen bir Kahire panoraması çizdi. Türkçe konuşan ve dinleyicilerini bir hoca tavrıyla yöneten Faroqhi, Seyahatnâme’nin X. cildini temel alan konuşmasıyla bu büyük şehrin hayatında önemli bir yeri olan “esnâf” konusunu ele aldı. Kitapta, elimize ulaşan İngilizce metnin çevirisi yer alıyor.
18 Kasım 2008’de konuşan Musa Duman ise Evliyâ Çelebi’yi daha iyi anlamak ve anlatmak uğruna sorduğu “Evliyâ Çelebi Yalancı mıydı?” sorusunun cevabını aradı. Onun büyük bir anlatı ustası olarak böylesi sorularla irdelenmesi incitici gibi gelse de gerçeğin hiç de öyle olmadığı anlaşılınca ferahlıyor insan... Duman, yıllardan beri Evliyâ Çelebi ve eseriyle içli dışlı olmasının sonuçlarını keyifli bir konuşma yaparak yansıttı.
25 Kasım 2009’da Nuran Tezcan “’Seyyâh-ı Âlem’ Evliyâ Çelebi’nin Yazarlığı: Gürcü Nebi İsyanı ve Çomar Bölükbaşı ile Yaşadıklarının Kurmaca Düzleme Taşınması”, Semih Tezcan ise “Türk Dilinin Büyük Ustası Evliyâ Çelebi” konuşması ile Sermet Çifter’de dinleyenleri ağırladılar. Tezcanların Evliyâ Çelebi konusuna yıllardan beri kendi uzmanlık alanlarında yaptığı hizmetler bu iki konuşmaya da ve salonu dolduran dinleyicilere de damgasını vurmuştu. Nuran Tezcan’ı dinlerken bir “erken romancı” ile karşı karşıya olduğumuzu hissettiren sözler az değildi. Semih Tezcan’ın, bu konuşmada Evliyâ’nın büyük yazar olduğunun kriterlerini sıralayarak ve açıklayarak dile getirmiş olması son yılların en ilginç yaklaşımları arasındaydı. Seyahatnâme’yi, Dede Korkut Oğuznâmeleri ve Orhon Yazıtları’yla karşılaştırması ve bazı ortak noktalar bulması ise ayrı bir dikkat ürünüydü.
“Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi’nin Baskı Serüveni” yazısıyla Muzaffer Albayrak, Müntehabât-ı Evliyâ Çelebi’den (1843) başlayarak 10 ciltlik ilk yayının (1896-1938) gerçekleştirilme sürecine ayrıntılı bir biçimde değiniyor. Gerek Müntehabât, gerekse “külliyat”la ilgili arşiv belgelerine dayalı bu araştırma, Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi üzerindeki talihsizliğin / bir yandan da talihliliğin bu yayınlarla nasıl başlayıp ne yolda devam ettiğini gösterdiği gibi yazar ve eserinin tarihinden bir parça aynı zamanda.
Ali Berat Alptekin, daha önce yayımlanmış iki yazısını gözden geçirip birleştirerek yayımlama önerimi geri çevirmedi. Onun, beni kırmayarak “yağmur duası” ve “Nevrûz” konulu ve Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi’ni esas alarak oluşturulmuş iki yazısını “Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi’nde Yağmur Duasıyla İlgili Bir Tören Üzerine Mukayeseli Bir Araştırma ve Nevrûz Üzerine Notlar” adıyla güncelleyip birleştirerek göndermiş olmasını memnuniyetle karşıladım. Bunlar belli bir dikkat ve özen isteyen işler olduğu için yapılan ek ve düzeltmelerle daha yararlı olacağını düşünüyorum. Halkbilimcilerin bu eşsiz eserden yararlanarak daha pek çok araştırma yazısı kaleme alacaklarından kuşkum yoktur.
Jean-Louis Bacqué-Grammont, Evliyâ Çelebi hâdimlerinden biridir. Toplansa bir kitap oluşturacak kadar yazıları var... Bunlardan iki ilginç araştırmasını yayımlarken onun uyguladığı yöntemden, bakış açısındaki özel kaygı ve tespitlerden yararlanılabileceğini düşündüğümü saklamayacağım. “Osmanlı Seyyahı Evliyâ Çelebi’nin Bir Teması Üzerine Çevre, Merkez ve Sebep Sonuç İlişkileri” başlıklı yazısında, bugün Makedonya Sınırları içinde yer alan Usturumca şehri üzerine Evliyâ’nın değinmelerinden hareket edilip belli bir sonuca varıldığını, Şehnâme’de adı geçen Hûşeng Şâh’ın mitolojik kimliğinin Nuh Tufanı’na, Macar ve Tatar kavimlerine kadar ustalıkla taşındığını görüyoruz. Bacqué-Grammont’un “Osmanlı Seyyahı Evliyâ Çelebi’nin Gözünden Yeni Dünya” başlıklı ikinci yazısında ise bir Eski Dünya insanı olan Evliyâ Çelebi’nin Yeni Dünya’ya (Amerika) bakışı ele alınmış... Uyku ile uyanıklık arasında söylenmiş sözleri anımsatsa ve gerçek değil kurgu imiş gibi algılansa da Evliyâ’nın yazdıkları bir uzak diyarla ilgili gerçekleri farklı bir boyutta yansıtmak bakımından çok ilginçtir.
Evangelia Balta ile Yücel Dağlı’nın (1963-2009) “Evliyâ Çelebi’ye Göre Mora Yarımadası ve Girit’te Bağcılık ve Şaraplar” başlıklı yazısı, her satırı hüzün çağrıştıran bir ortak çalışma. Evliyâ’da yer alan Mora ve Girit bağcılığı üzerine izler ve bu bağlarda yetiştirilen üzümlerden yapılan şaraplar dünden bugüne anlatılırken meşhur üzümlerin resimleri de veriliyor. Evliyâ’nın bu konuda da ışık tutan tespitleri var.
Evliyâ Çelebi bir mizah ustasıdır da... Şakanâme adlı kitabı ele geçmemiş olsa da Seyahatnâme satırlarına sinmiş olan doğrudan ya da dolaylı mizah, eğlendirir okuyanı. “Şu Rasadı Yıkalım mı? Evliyâ Çelebi ve Filoloji” başlıklı araştırmasıyla Robert Dankoff, aslında Arap harfli Türkçe metinlerin okunmasındaki müşkillerden birini ele alıyor. Mizah ve filolojik bahislerin, yazarın ustalığı ile bir araya getirilmiş haline güzel bir örnek; bir bilim insanının metne nüfûz gayretleri.
“Seyahat-nâme’den Bir Atasözü” başlıklı yazı Robert Dankoff ve Semih Tezcan’ın imzalarını taşıyor. Baştan sona sözlü kültür ürünlerinin de derlendiği önemli bir kaynak olarak Seyahatnâme, Evliyâ’nın söyleyişi ile darbımeseller bakımından da çok zengindir. Bugün ayrı ayrı değerlendirdiğimiz atasözleri ve deyimler eserde darbımesel/mesel diye anılıyor. Yazıda bugün artık yaygın olarak kullanılmayan ama yazılı kaynaklarda ve halk arasından yapılmış derlemelerde birçok değişkeleri bulunan bir atasözü, benzeri daha önce çok az yapılmış bir biçimde inceleniyor.
“Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi’nin IX. Cildinde Geçen Hz. Peygamber’in Na‘şının Kaçırılması Teşebbüsü Anlatısı” başlıklı yazıyı kaleme alan Nurettin Gemici, öteden beri Evliyâ Çelebi’nin Mekke ve Medîne’yle ilgili yazdıkları konusunda çalışmaktadır. O da bir Evliyâ dostu ve hâdimi olarak, başka kaynakların da desteği ile ilginç bir konuya el atıyor. Söylence ile karışık bu anlatıda söz konusu edilenler, kuvveden fi’le geçmemiş olsa da Müslüman dünyasının bir dönem için ilgisini çekmiş olmalıdır.
Amy Singer’ın “Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi’nde İmâretler” başlıklı yazısında, eski bir toplumsal kurumun, hayatın doğrudan kendisini anlatan Seyahatnâme ’nin verileriyle anlatılışına tanık oluyoruz. Külliyâtın bütününü yansıtmasa da konuya dikkatleri çekmek bakımından ilginçtir.
Aslında Evliyâ Çelebi’nin gerçek anlamda ilk tanıtıcısı olan Hammer-Purgstall, birbirine eklenmiş iki yazı ile Nuran Tezcan tarafından gündeme taşınıyor. Yıllardan beri Evliyâ ve eseriyle uğraşan, kitaplar ve yazılar yayımlayan, onunla ilgili iki bilimsel toplantının [Kuzey Kıbrıs-Doğu Akdeniz Ün. (2001) - Ankara Bilkent Ün. (2008)] gerçekleşmesinde ve bildirilerinin kitaplaşmasında (2002, 2009) emek harcayan Tezcan, Batı kaynaklarını kullanarak hazırladığı “Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi’nin Hammer-Purgstall Tarafından Bilim Dünyasına Tanıtılması Hakkında” başlıklı yazısıyla meraklı bir serüveni anlatır gibi ilgiyle okunan bir çalışma ortaya koymuş. Yazının, Hammer-Purgstall’dan yazılmış “Türkçe Bir Seyahatnâmenin İlginç Bulunuşu” başlıklı çeviri eki de okurlar için yeni ve bilgilendirici bir metin olarak dikkati çekiyor.
Semih Tezcan da Evliyâ Çelebi incelemelerine yazılarıyla, yönlendirmeleriyle ve çevirileriyle katkıda bulunmuş, Türk filolojisinin gelişmesine hizmetleri geçmiş bilim insanlarından. Bu kitapta biri ortak imzalı, üç yazısı yer alıyor. İlkine Dankoff’u anlatırken, ikincisine de “Evliyâ Çelebi Konuşmaları”nı özetlerken değinmiştim. Öbür yazısı ise “Evliyâ Çelebi’nin Doğum Günü” başlığını taşıyor. Evliyâ’nın 400. doğum yıldönümünde resmen kutlamalar, anmalar, etkinlikler yapılmasına temel teşkil eden 25 Mart 1611 tarihinin Hicrî karşılığı 10 Muharrem 1020’dir. Müslüman dünyasında Muharrem ayının ve “Âşûre” günü olarak da anılan 10 Muharrem’in önemi vardır. Tezcan bu yazısında Evliyâ’yı çokça okumuş ve onun zihniyetine, anlatım ustalığına kafa yormuş olmanın gücüyle konuyu ezber bozucu bir yaklaşımla ele alıyor, bizi bu söz ustası yazarın ilginçlikleriyle baş başa bırakıyor.
Evliyâ Çelebi Konuşmaları / Yazılar kitabında yazılarına yer verilen ve kısa değerlendirmeleri yukarıda yapılan yazarlara emek, zahmet ve özverileri için teşekkür ederim. Ayrıca, kimi yazıların Türkçeye çevirilerini gerçekleştiren Nuran Tezcan, R. Aslıhan Aksoy Sheridan, H. Nazlı Pişkin ve Ersel Topraktepe’yi de unutmamalıyım. Çeviri zor ve ciddiye alınması gereken bir iş ama Evliyâ Çelebi ve eseri üzerine yazılmış metinleri çevirmek söz konusu olduğunda ise zorluk ve ciddiyetin katlanarak ağırlaştığı da bir gerçek. Bu yüzden çevirmenlere de teşekkür ediyor, hizmetlerinin önemli olduğunu vurgulamaktan kendimi alamıyorum.
Evliyâ Çelebi üzerine bilimsel yayınlara başlama ve bunun ilk adımlarını uygulayarak atma girişimi, başlangıcı daha da eskilere gitmekle birlikte Şinasi Tekin ve Gönül Alpay Tekin’in ABD’de oluşturdukları Türklükbilimi çevresinde gündeme geldi ve iki öncü yayın da böylece 1989 yılında gerçekleşti: The Seyahatname of Evliyâ Çelebi, Book One: Istanbul [Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi, I. Kitap: İstanbul], Harvard University, [Topkapı Sarayı Bağdat 304, v. 1a-106a arası tıpkıbasımı, Fahir İz’in “Giriş” yazısıyla]1 ve The Seyahatname of Evliyâ Çelebi, Book One: Istanbul, Index [Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi, I. Kitap: İstanbul, Dizin, Bölüm 1: Elif-Cim]. Bana göre bu girişimin, ardı gelmemiş olsa da, bilimsel Evliyâ Çelebi çalışmalarının günümüzdeki ateşleyicisi olduğu kesindir. Bu arada Robert Dankoff’un 1983’ten başlayıp bugüne değin süregelen makale ve kitaplarını da unutmamak gerekir. Bu bilim insanının gayretlerini ve YKY’nin 10 ciltlik çeviriyazı külliyatına yaptığı büyük katkıları anmamak olmaz. Robert Dankoff, bazı ciltlerde redaktör bazılarında ise hazırlayanlardan biri olarak her zaman iş başında oldu, yayımlanan ciltlerin sunum ve okuyuş bakımından sürekli gelişip düzeltilmesinde payı büyüktür.
YKY’de Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi yayın süreci 1996’da hocamız Orhan Şaik Gökyay’ın (1902-1994) hazırladığı ilk cildin yayımlanmasıyla başlar (1996). Bu cildin yayımlanmasında gizli kahramanlar İ. Gündağ Kayaoğlu (1945-2003) ve Yücel Dağlı’dır (1963-2009). Bugün ne Gökyay Hoca hayatta ne Kayaoğlu ne de Dağlı... Gökyay’ın ileri yaşlarda hazırladığı ve denetleme olanağı bulamadığı için sorunlu bir yayındı bu, eleştiri aldı ama Evliyâ Çelebi’nin yüz yıl öncesinden başlayan, ABD’de Şinasi Tekin ve çevresindekilerin fikrî altyapısını geliştirdiği toplu yayın emeli de böylece gün yüzü görmüş oldu. 1999-2007 arasında Seyahatnâme yeni bir anlayışla hazırlanıp 10 kitap halinde okura sunuldu. 2006’da I. kitap da öbür kitaplarda uygulanan çeviriyazı düzenine uygun ve yanlışlarından arındırılmış olarak yeniden hazırlanıp yayımlandı. Bu toplu yayında birçok bilim insanının ve yöneticinin yardımı görüldü ama İ. G. Kayaoğlu’nun proje yürütücülüğü, Yücel Dağlı ve Seyit Ali Kahraman’ın yayımlanan kitaplarla ilgili hazırlık ve teknik hizmetleri unutulamaz. 5 ve 6. kitaplarda redaktör, 1, 7-10. kitaplarda hazırlayan olarak yayın çalışmalarına katılan Dankoff, 2, 3 ve 4. kitaplar üzerinde de redaksiyon, yeniden okuma çalışmalarını gerçekleştirdi. Ben de bu 10 kitaplık külliyatın bir YKY çalışanı olarak editörlüğünü yaptım, hizmet etmenin yanında okurken bilgi sahibi de oldum.
Bu ekibe dışarıdan katkıda bulunan Halil İnalcık, Nejat Göyünç (1925-2001), Şinasi Tekin (1933-2004), Zekeriye Kurşun, İbrahim Sezgin, İskender Pala, Geza David ve Evangelia Balta’yı da anmak gerekir. Dizinler konusunda emeği geçen Ruşen Deniz de unutulmamalı...