Ispanaktaki Demir ve Diğer Yerleşik Düşünceler Üzerine
ISBN: 978-975-363-934-1
Tekrar Baskı: 2. Baskı / 04.2008
YKY'de İlk Baskı Tarihi: 03.2001
YKY İnternet Satış Fiyatı
Siparişiniz en geç 2 iş günü içerisinde kargoya teslim edilir.
Sayfa Sayısı | : 176 |
Boyut | : 17 x 23 cm |
Tekrar Baskı | : 2. Baskı / 04.2008 |
Yoksa light yiyecekler son günlerde kalınlaşmaya başlayan belimizi inceltmiyor mu? Yoksa elimizden düşürmeye uğraştığımız sigaranın bize faydası da mı var? Yeşil bitkilerle dolu bir odada uyumak yoksa bize öğretildiği kadar tehlikeli değil mi? Ya onca vitamini yutmak, bizi gerçekten hastalıktan koruyor mu?Nedenleri ve kökenleri üzerine hiç düşünmeden körü körüne inandığımız, yaşamımızın bir parçası haline getirdiğimiz kanılara bir darbe Ispanaktaki Demir. Ispanağın ne kadar demir içerdiğinden başlayarak tüm yerleşik düşünceleri sorgulayan eğlenceli bir çalışma. Annelerin bu kitaptan sonra çocuklarına ıspanak yedirmek için başka bir neden uydurmaları gerekecek.
Hafif, çok hafif
“Light” gıdalar zayıflatır
“Düşük kalorili” gıdalarla yapılan bir rejimle damak zevki uyuşturularak nasıl zayıflanır? İşte Rubens’in güzellerini ve göbeklileri meraklandırmaya değecek sorulardan biri. Diyetetik açıdan bu soruya verilen cevap “light”, yani hafif ürünlerin seçimi gibi görünüyor. Oysa, talihsiz bir çelişki, bu mucizevi ürünler bize bazen kilo da aldırabiliyor. Fakat bu, light ürünlerin süpermarket raflarını işgal etmesine kesinlikle engel değil: Çeşitleri, yağ oranı %0 olan yoğurt ve sütten çikolataya ya da içeceklere, light yağ, salata sosu ya da mayonezlere kadar uzanıyor.
Light çılgınlığının en önemli zaferlerinden biri, hiç şüphe yok ki sentetik tatlandırıcıdır. Tatlandırıcı tanım olarak şekerli tadı olan bir maddedir. Dünyada en çok kullanılan şekerli madde sakarozdur (şekerkamışı ya da şekerpancarından elde edilen şu bildiğimiz şeker), ama bunun yanında sentetik tatlandırıcılar da bulunur. Her tatlandırıcı maddenin belli bir şekerlendirme gücü vardır. Sakarozunki tanım olarak 1’e eşittir. “Yoğun” tatlandırıcılar çok daha yüksek bir şekerlendirme gücüne sahiptir. Örneğin, 1965’te keşfedilen sentetik tatlandırıcı aspartamın şekerlendirme gücü yaklaşık 200’dür: Aynı etkiyi elde etmek için sakarozdan 200 kez daha az aspartam yeterlidir. Ve az miktar demek az kalori demektir. İşte şekersiz şekerin mucizesi...
Amerika’da aspartamın gıda maddelerinde kullanımına 1983’te, Fransa’da ise bundan beş yıl sonra izin verildi. O günden bu yana, tahıl gevreklerinde, tatlılarda, şekerli içeceklerde, sakızlarda ya da yalnızca toz şeker yerine kullanılan aspartam tüketimi kayda değer ölçüde arttı. Aspartamın başarısı basit bir mantığa dayanıyor: “Yoğun tatlandırıcılar çok fazla kalori vermediğine göre, şişmanlama riski olmadan şekerli ürünlerden bol bol tüketilebilir” ya da “light” yorumuyla: “Light yiyorum, öyleyse daha hafifim.”
Ne yazık ki, yakın bir geçmişte yapılan araştırmalar bu güzel, akla yatkın şemayı geçersiz kılıyor. Bu araştırmaları yapan kötü niyetli kişiler arasında, New York Epidemioloji Araştırmaları Merkezi’nden Stellman ve Garfinkel’i sayabiliriz. 1988’de yayımlanan bir çalışmalarında, bu iki araştırmacı yaşları 50 ile 69 arasında değişen ve %20’si yoğun tatlandırıcı kullanan toplam 78 000 kadının vücut ağırlıklarının değişimini incelediler. Bir yılın sonunda, yoğun tatlandırıcı kullananlar, başlangıçtaki ağırlıkları ne olursa olsun, diğerlerine göre daha fazla kilo almışlardı. Aynı olgu daha önce farelerde de gözlenmişti: Tordoff, bir başka yoğun tatlandırıcı olan sakarinle şekerlendirilmiş su içen farelerin saf su içen hemcinslerine göre yüzde 10-15 oranında daha fazla yiyecek tükettiklerini kanıtlamıştı. Kısacası, tatlandırıcı kullanımı gıda tüketimi kontrol mekanizmalarını alt üst eder gibi görünüyor.
Aslında, araştırmalar her zaman yoğun tatlandırıcıların aleyhinde sonuç vermiyor. Stellman ve Garfinkel, araştırmaları sırasında, zayıflamaya çalışan aşırı kilolu kadınlardan düzenli olarak yoğun tatlandırıcı kullananların başarı oranlarının diğerlerine göre daha yüksek olduğunu da gözlemlediler. Üstelik, Boston’daki Diaconesses Hastanesi’nden Beatrice Kanders tarafından gerçekleştirilen bir başka çalışma da bu türden bir bulguyla sonuçlandı. Ama tuhaf bir biçimde, bu çalışma karşı cins için tamamen farklı sonuçlar veriyordu: Aşırı kilolu erkekler yoğun tatlandırıcı kullanmadan daha kolay zayıflıyorlar.
Sonuç olarak, tatlandırıcılar rejimleri daha katlanılır ve dolayısıyla daha etkili kılabiliyorsa da, kullanımları iştah ve kilo artışına yol açabiliyor. Anlaşılan işler sanıldığı kadar basit değil. Kaldı ki, etkili bir rejimin yolu, bir dediği bir dediğini tutmayan bazı küçük zorbaların fetvalarından, buyruklarından ve diğer keyfi kararlarından geçmek zorunda değil. Diyetetik, bir sağın bilimden çok, bir disiplindir (Latince disciplina: ceza, yıkım). Biz de ona kendi bilge öğütlerimizden birini uygulayabiliriz: “Ölçülü tüketiniz.”
Jean-François Bouvet