Melankoli
ISBN: 978-975-08-3061-7
Tekrar Baskı: 3. Baskı / 02.2023
YKY'de İlk Baskı Tarihi: 11.2014
YKY İnternet Satış Fiyatı
Siparişiniz en geç 2 iş günü içerisinde kargoya teslim edilir.
Orijinal Adı | : Malinconia |
Sayfa Sayısı | : 224 |
Boyut | : 13.5 x 21 cm |
Tekrar Baskı | : 3. Baskı / 02.2023 |
“Melankoli”
İtalyan psikiyatr Eugenio Borgna “Melankoli” adlı kitabını, klinik melankolinin semptomlarından ziyade yapısal olgularını psikolojik ve insani yönleriyle oldukları gibi ortaya koyma projesi olarak tanımlıyor. Yazar bu çalışmasında depresyonu ve melankoliyi klinik bir gerçeklik olarak ele almaktansa, psikopatolojik ve antropolojik yönlerine odaklı bir söylem oluşturuyor. Melankoliyi yaşama şekillerini bir yandan hastaların öznel deneyimlerinden bir yandan da felsefi ve edebi metinlerden dönüşümlü olarak aktarıyor. Psikoterapinin ve psikiyatrinin temellerine ilişkin söylem, ancak basmakalıpları ve ideolojileri kırarsa ve ancak fenomenoloji ve felsefeyle: felsefi düşünce ve özellikle de (Heideggerci) varoluşsal düşünceyle cüretkâr bir şekilde yüzleşirse anlamlı olur.
Psikiyatride Normallık ve Anormallik Arasındakı Sınırlar
Yabancılık hali alan bir başkalığın yapısal gerçekliği dediğimiz psikotik deneyim, déraison egemenliğine ve a-normalliğin ortaya çıkışına indirgenemez. (Anormallik yerine “hastalık” da diyebiliriz ancak hastalık terimi psikiyatride sorunlu bir anlam içermektedir çünkü psikotik deneyimlerin nedenleriyle ilgili fikir birliği bulunmamaktadır ve Kurt Schneider1 gibi net ve amansız bir klinik psikiyatr bile bu nedenlerin metafizik olduğunu varsaymıştır.)
Psişik normallik ve anormallik kavramlarının teorik ve pratik tanımları sorunlar içermekte ve elden kaçmaktadır. Her halükârda normalliğin (ipucu niteliğinde) iki temel biçimi vardır: Bunlardan biri, (ortalama norm anlamında) istatistiksel norm kavramına bağlıdır; diğeri ise ideal norm kavramıyla ilintilidir ve ortaya konan ideal norm kavramının ideolojik uzantılarını da içermektedir. Psişik normallik ve anormallik, her bir kültürde ve bazen her bir insanda, birbirine bağlanıp birbirine karışan, netliği bulunmayan, soyut kavramsal alanların içinde yer almaktadır; ancak, psikotik deneyimi psikopatolojik ve klinik bileşimleriyle belirleyen şey, bir normun olmayışı (norm yadsınışı) değildir. Bir diğer deyişle, istatistiksel anlamda psişik normallik sınırlarının ötesinde bulunan psikotik gerçekliklerde de, bir norma ve antropolojik bir temele sahip anlam yapıları bulunmaktadır: Fenomenolojik ve antropolojik araştırmalar da bunu göstermektedir.