YKY - Yapı Kredi Yayınları
Sepet Ürün bulunmaktadır.
Renkler ve Malzemeleri

Renkler ve Malzemeleri

ISBN: 978-975-08-1341-2

Tekrar Baskı: 5. Baskı / 01.2023

YKY'de İlk Baskı Tarihi: 12.2007

400.00 TL ve üzeri alışverişlerinizde kargo ücretsiz.

YKY İnternet Satış Fiyatı
150.00 TL    Etiket Fiyatı : 200.00 TL
-+

Siparişiniz en geç 2 iş günü içerisinde kargoya teslim edilir.

Genel BilgilerTadımlık
Sayfa Sayısı: 160
Boyut: 12.5 x 17.7 cm
Tekrar Baskı: 5. Baskı / 01.2023

Mürekkebi kim bulmuştur? Zincifre ya da sidiktorbası yeşili ne demektir? Blue-jean’in kökeni nedir? Çividin en niteliklisi hangisidir? Zırnık sarısı neden tehlikelidir? François Delamare’la Bernard Guineau Mısır gömütlerini süsleyen ressamlardan Jouy kumaşlarının renklendirilmesine, kitap bezeklerinin renklerinden araba boyamada kullanılan sedefli pigmentlere, ortaçağ tariflerinden resim analizi sonuçlarına uzanıp renk gereçlerinin gizli dünyasının tarihini anlatıyorlar. Bilimsel, teknik ve ekonomik, müthiş bir serüven: pigmentlerle renklendiricilerin öyküsü.

Resim ve Kumaş Boyası

Çevremizdeki kayaların, bitkilerin ya da hayvanların rengi bizlere birçok olanak sunmalı aslında, ama doğrusunu söylemek gerekirse bunların pek azı bunu yapabilir. Çevremizi saran bitki örtümüzü yemyeşil renklendiren klorofil, bitkiden çıkarıldığında hızla solup birkaç saat içinde bütünüyle yitip giden dayanıksız bir renklendiricidir. Parlak renkli şaşırtıcı tüyleriyle şişinen tavuskuşu o renklerden birine bile gereç sağlayamaz. Bunu yapmaya çalışmak gökkuşağı renklerini elde etmeye çabalamaya benzer. Neyse ki doğa, cömertçe, renkleri birçok resim gerecinde kullanılabilecek sarı aşıboyası ya da kızıl aşıboyası, yeşil toprak, beyaz tebeşir, is siyahı ve daha nice gereçler sunar bizlere. Bu özelliği renkli gereçlerle renklendirici gereçlerin ayrıştırılmasını sağlar. Renklendiriciler, insanın, onlar sayesinde yazıyı bulmasından önce gerçekleştirdiği ilk resimlerin, ilk dekorların kökeninde yatar.

 

Doğal topraklar

Renkli topraklarla aşıboyalarının kullanımı, bedenlerin süslenmesinde olsun, mağaralardaki kaya yüzlerinin ya da duvarların boyanmasında olsun, insanlık tarihinde değişmez bir değerdir.
Bütün uygarlıkların kullandığı topraklar farklı farklı dekorların hazırlanmasına yardımcı olur. Onlardan elde edilen renkler zamana eşsiz biçimde dayanır, bu nasıl bize kadar geldiklerini açıklar. Bu renkler asla canlı olmazlar ama bununla birlikte tüm duyguları ifade etmeyi sağlayan geniş bir renk ve aydınlık tonları dizisi sunarlar.
Doğal toprakların çoğunda rengi sağlayan demirdir. Yer kabuğunda bolca demir bulunması toprakların büyük çeşitliliğinin nedenini açıklar: kızıl, sarı, yeşil topraklar, killi kum ve hidratlı, az çok saf demir oksit.
Killi kum en çok bilinendir: kuvars, bir tür kil (kaolinit) ve demir oksidin karışımıdır. Kızıl demir oksit (hematit, “kan” anlamına gelen Yunanca bir sözcükten türetilmiştir) kızıl sarı-turuncu, kızıl ve hatta hematit kristallerinin boyutu büyüdüğünde mora çalan kumları oluşturur. Buna karşılık sarı demir oksitle (götit) kumlar sarı olurlar, bu sarının tonu hiç değişmez. Götit ısınınca hematite dönüştüğünden, doğada daha çok bulunan sarı kumlardan kırmızı boyalar elde etmek olanaklıdır. En son olarak da, götite karışan az miktardaki manganez oksit Siena toprağı ya da gri toprak olarak adlandırılan kahverengi toprağı oluşturur. Ayrıca manganez oksidin ağır bastığı kara topraklar da vardır. Fransa’da olsun, İspanya’da olsun daha başka birçok örneği bulunmasına karşın, en çok bilinenleri saymak gerekirse, Lascaux, Combarelles, Cougnac ve Pech-Merle mağara resimlerinin bulunduğu Dordogne ya da Lot gibi vadilerde bütün bu topraklar kolaylıkla bulunur.

 

Tarihten önce renkler: pigmentler...

Bu doğal renkler çözünmez oldukları yerde, demek ki resim üstünde dağıtılması gereken pigmentler, renkli tozlar sınıfına girerler. Taneciklerin boyu 0,01 mikrometreden 1 mikrometreye kadar değişir. Pigment tanecikleri optik ya da elektronik bir mikroskop aracılığıyla çok ama çok büyütülerek renklendirdikleri gerecin üstünde gözlemlenebilirler. Söz konusu olan hangi uygarlık olursa olsun, toprak altından çıkarılan gereçlerin tanıklık ettiği hangi çağ olursa olsun, her zaman renkli toprak kullanıldığı açıktır. İlk gözlemlenenlerin tarihi alt yontma taş dönemine (-350000) dayanır. O dönemden başlayarak, kızıl topraklar canlı (dövmeler) ya da ölü (aşıboyasıyla kırmızıya boyanmış kemikler) bedenlerin süslenmesi amacıyla kullanılmıştır. Ayrıca, görünen o ki, ev işlerinde (derilerin tabaklanması, besinlerin korunması) ve ilaç yapımında da kullanılmışlardır. Aynı şekilde manganez oksit ya da odun kömürü siyahlarına da rastlanır o dönemde. Ama zaman ölçeği bakımından, renkli çizgiler ya da bir yerde toplanmış pigment kitleleri üstüne yapılan analizler o kadar kısıtlıdır ki uygulamaların değişim örgüsünü sergilemek talihe bırakılmış bir iş olarak kalmaktadır.
Orta yontma taş çağında sarı aşıboyası kullanımı
ve kızıl aşıboyası elde etmek üzere sarı aşıboyasının ısıtılması tekniği baş gösterir (Arcy-sur-Cure, Yonne,
-40000). O zamandan sonra, aşıboyasıyla killi kumu ayrı yerlere koymak gerekir. Aşıboyası killi kumdan yapılan bir üründür; pigment kumun elenmesiyle elde edilen ince parçadan oluşur. Eskilerin bu işlemi nasıl gerçekleştirdikleri bilinmiyor ama onlarınki de bugün geçerli olan yöntemden çok farklı olmasa gerek. Killi kum suyun içine daldırıldığında iki parçaya ayrılır: kuvars dibe çöker, kille oksitse havada kalır. Sıvı alınır. Aşıboyası buharlaştırma sonucu elde edilen artıktır, incesi makbuldür.
Figüratif resim üst yontma taş çağında ortaya çıkar. Renk paleti artık kahverengilerle, beyazlarla zenginleşmiştir. Örneğin Lascaux mağarasının duvarlarında (-15000) kızıl ve sarı killi kum, kahverengi ve siyah manganez oksit, kireç karbonatı beyazı kullanıldığı görülmüştür. Altamira’daki (İspanya,
-10000) kırmızılar bir başkadır: Orada söz konusu olan kocaman kristalli bir hematittir (olijist). Tarihöncesi pigmentlerin oldukça geniş kültürel bir alanı ilgilendiren analizleri Provence’taki on bir tarih öncesi sit alanından toplanmış örneklerden hareketle gerçekleştirilmiştir. Demir oksitlerle –saf hematit, terra rossa, boksit (alüminli kırmızı toprak), killi kum ve bir başka demir oksit olan maghemit– renklendirilmiş geniş bir gereç yelpazesinin kullanıldığına işaret eder bu analizler. Bu gereçler nereden gelmektedir? Sanatçıların arkalarında bıraktığı ve arkeologların aynı yerde bulduğu pigment kitlelerinin bir hayli değişken bileşimleri bu kitlelerin yüzeylerden toplandığını düşündürmektedir. Öte yandan, en eskisi üst yontma taş çağıyla tarihlenen birçok küçük killi kum işçiliği de saptanmıştır. Bunlardan birinin ürünleri oradan 400 kilometre uzaklıkta bulunmuştur, bu da sıra dışı bir durum yaratır ama bu gereç ailelerinin nereden geldiğini kanıtlamak son derece güçtür.
Mavilerle yeşillerin ortalıkta görünmedikleri fark edilecektir. Maviler için durum anlaşılabilir, çünkü mavi mineraller ender bulunur. Ama yeşiller söz konusu olduğunda, doğadaki yeşil toprakların bolluğuna ve onlardan elde edilen renklerin zamana karşı nasıl direnç gösterdiğine bakıldığında bu durum tuhaf görünür. Belki de bu ilgisizliği meşalelerin sarı aleviyle ya da ilk yağlı lambalarla aydınlanan mağaralardaki ışık eksikliğine bağlamak gerekir.

 

... ve renklendiriciler

Mağara resimlerinin zamana karşı gösterdikleri benzersiz direnç süslenmiş nesnelerle son derece eski resimlerin incelenmesini kolaylaştırır. Boyalı kumaşlar için aynı şey söz konusu değildir. Kumaşları boyamak için bitkilerin kullanılması bir başka renk gereci ailesi olan renklendiricilerin ortaya çıkmasını sağlar. Renklendirici kullanıldığı yerde çözünebilir olan renkli bir bileşimdir. Renklendiriciler özellikle dokuma liflerinin boyanmasında, renklendirilmesinde kullanılır. Çok küçük miktarlarda kullanılan organik moleküllerdir bunlar (demek ki karbon iskeletleridir): Çok büyütülerek bakıldığında bile onları ayırt etmek olanaksızdır. Bunların kullanımı da büyük olasılıkla mineral pigmentlerinki kadar eskiye dayanır ama dokuma liflerinin dayanıksızlığı yüzünden elimizde somut kanıt bulunmamaktadır. Cilalı taş çağına uzanalım (-6000’e doğru), İsviçre’de göl üstüne kurulmuş bir sit alanında yapılan kazılarda bu döneme ait rezede tanecikleri, aynı şekilde Provence’ta da yine bu döneme ait çivitle boyanmış kumaşlar bulundu. Mohenco-daro’da (İndus vadisi, -2500/ -1500) bulunan pamuklu kumaşlar kökboyasıyla boyanmıştı. Murex’in lâlini boya olarak kullanan ilk yerleşimlerin izleri
-1600’lere tarihlenir ve Girit’te bulunmaktadır. Doğu Akdeniz iklimi ve özellikle Mısır iklimi kumaşların korunması için oldukça elverişlidir.



Benzer Kitaplar


Yazarın Diğer Kitapları